DFG 2024 YILI NİSAN AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DFG 2024 YILI NİSAN AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününü bir kez daha gazetecilere yönelik baskı ortamında karşılıyoruz. Haber takibi sırasında karşılaşılan engellemelerden sansüre, haber yaptıkları için haklarında dava açılan gazetecilerden şafak vakti operasyonlarla tutuklanan gazetecilere kadar baskı çemberi büyüyor.

Nisan ayının ilk günlerinde Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı olarak seçilen Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının YSK eliyle iptali ile kentte başlayan halk eylemlerine yönelik polis şiddeti olayı takip eden gazetecilere de yöneldi. Yaşananları topluma duyurmakla görevli olan gazetecilerin birçok noktada işlerini yapması engellendi, meslektaşlarımıza gaz, plastik mermi ve tazyikli su ile saldırı düzenlendi. Meslektaşlarımızın görüntülerini ve fotoğraflarını silen polisler şiddeti görüntüleyen gazeteciyi de ölümle tehdit etti. 

Benzer görüntüleri bu ayın ilk günü olan 1 Mayıs’ta da yaşadık. İstanbul’da 1 Mayıs kutlamaları için Taksim Meydanı’na yürüyen işçi ve emekçileri takip eden medya mensupları darp edildi, kelepçelenerek gözaltına alındı. İşçi ve emekçilere yönelik polis saldırısının yaşandığı alanlardan biri olan Saraçhane’de ise polis amirinin “Basını süpürün” talimatıyla gazetecilere yönelik şiddet gerçekleşti. Bu saldırılarda meslektaşlarımız yaralandı, çalışmaları engellendi.

Toplumsal eylemlere yönelik polis şiddeti nasıl ki anayasaya aykırı ise aynı şekilde yaşananları dünyaya duyurmaya çalışan gazetecilere yönelik her türlü baskı, engelleme ve şiddet de suçtur! Tüm bu saldırı basın ve ifade özgürlüğüne yönelik olduğu kadar halkın haber alma hakkına yöneliktir de.

Bu ay sanal medya ve haberlere erişim engelleri de devam etti. Raporumuzda da belirttiği gibi 3 internet sitesi kapatılırken 23 haber ve 16 sanal medya içeriğine erişim engeli getirildi. Bu erişim engellerinin büyük bir bölümünün cinsel istismar, yolsuzluk gibi suçların faillerinin yaptığı başvurular üzerine getirildi. Erişim engelleriyle gerçekler perdelenmeye çalışıldı.

Gazetecilere yönelik en büyük baskı ise tutuklamalar oldu. Gazetecileri susturmak, gerçeği açığa çıkartmalarını engellemek adına yapılan meslektaşlarımız tutuklanıyor ve dört duvar arasına konuluyor. Nisan ayında da 23 Nisan tarihinde Kürt Gazeteciler Günü’nün hemen akabinde İstanbul merkezli yapılan operasyonla 9 gazeteci gözaltına alındı. 4 gün gözaltında tutulan meslektaşlarımızdan Mezopotamya Ajansı muhabirleri Esra Solin Dal, Mehmet Aslan ile gazeteci Erdoğan Alayumat tutuklandı. Gazetecilere savcılık ve hakimlik sorgularında yaptıkları haberler soruldu.  Özellikle de gazetecilerin Kürt sorunu, PKK Lideri Abdulllah Öcalan’a uygulanan tecrit ve buna karşı yapılan eylemlere dair yaptıkları haberler cımbızlanarak fezlekeye konuldu ve meslektaşlarımız kriminalize edilmeye çalışıldı. Buradan bir kez daha belirtiyoruz ki gazeteciler yaşadıkları ülkenin sorun ve sıkıntılarını görmemezlik edemez ya da bunu gündeme getirdiği için yargılanamaz. Gazetecinin ana görevi var olan gerçekliği topluma aktarmaktır. Haberler başta siyasi iktidar olmak üzere güç odaklarını rahatsız etse de bu gerçekliği toplumla paylaşmak suç değildir. Bu durum uluslararası sözleşmelerle de garanti altına alınmıştır.

İstanbul merkezli operasyonla eş zamanlı olarak Belçika’da yayın yapan Medya Haber ve Stêrk TV’nin binalarına da korsanvari bir polis baskını düzenlendi. Kapıların kırıldığı, teknik ekipmanlara zarar verilen baskında yayının önüne geçmek için kablolar kesildi.

Bu durum da gösterdi ki Kürt gazetecilere yönelik baskı her yerde sürdürülüyor. Bu saldırılar bugüne kadar Kürt gazetecileri, özgür basını susturamadı, bundan sonra da susturamayacak.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününde bir kez daha talebimizi yineliyoruz; tutuklanan 3 arkadaşımız başta olmak üzere tüm meslektaşlarımız tahliye edilmeli. Gazetecilik suç değildir asıl olarak onu yargılamak suçtur! Basın özgür olmadan özgür ve demokratik bir toplumdan söz edilemez.