DEĞERLENDİRME
Bugün 3 Aralık. Özgür Ülke Gazetesi’nin İstanbul Cağaloğlu’nda bulunan merkez bürosu, Kadırga ve Ankara’daki büroları eş zamanlı olarak bombalandığı tarih. Bizzat dönemin başbakanı tarafından hedef alınan gazeteye yapılan saldırıda Özgür Ülke çalışanı Ersin Yıldız yaşamını yitirdi. Gazete binaları bombalanarak hakikatin halka ulaşmasının önüne geçilmeye çalışıldı. Ancak o günün ertesinde bir adım dahi geri atmayan özgür basın emekçileri “Bu ateş sizi de yakar” manşetiyle kararlılığını haykırdı. Özgür Ülke gazetesinin çalışanları hem iktidara hem de öylesi büyük bir saldırıya sessiz kalan meslektaşlarına seslendi. O gün o saldırılara ses çıkarmayanlar bugüne “Sansür yasası” denilen basını tümden susturma girişimlerini onaylamış oldular.
13 Kasım’da İstanbul Taksim’de gerçekleşen bombalı saldırı ardından iktidar bir kez daha halkın gerçek bilgiye erişimini engellemek için sansüre başvurdu. “Bant daraltma” adı altında internet siteleri ve dijital platformlara girişler engellendi. 6 kişinin yaşamını yitirdiği 80’i aşkın kişinin de yaralandığı ve iktidar tarafından kurgulandığı anlaşılan bu saldırı Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırının gerekçesi yapıldı. Can kayıplarının yaşandığı böylesi saldırılarda özellikle de “kurguları” örtmek için halkın haber alma hakkını engellemesi kabul edilemez. DFG olarak halkın haber alma hakkı için mücadeleye devam edeceğiz.
Dün gazeteleri bombalayan zihniyet 20 Kasım’da Kuzey ve Doğu Suriye kentleri ile Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan birçok bölgeyi bombaladı. Yerleşim alanlarına dönük yapılan bu saldırıda birçok sivil yaşamını yitirdi. Bu saldırılarda yaşananlar mesleki görevi gereği takip eden gazeteciler de hedef alındı. Derîk’te yapılan ilk saldırıda olay yerine giderek yaşananları kayıt altına almak isteyen Hawar Haber Ajansı (ANHA) muhabiri, meslektaşımız Îsam Ebdullah yaşamını yitirdi, Stêrk TV muhabiri Mihemed Ceradê yaralandı. Ne yazık ki bu saldırı ilk olmadığı gibi biliyoruz ki son da olmayacak.
Kürt basınına yönelik bu tür katliam ve operasyonlar, gazetecileri susturma ve gerçekleri karartma operasyonlarıdır. Kürt karşıtlığı ve düşmanlığında sınır tanımayan iktidar, savaş gerçekliğini tüm çıplaklığıyla halka ulaştıran Özgür Basın emekçilerini asla susturamayacaktır. Îsam Ebdullah’ı anmak için Diyarbakır’da yapmak istediğimiz anma ise valiliğin yasak kararı gerekçesiyle engellenmek istendi.
1994’te Ersin Yıldız’ın kalemini alarak bugüne getiren özgür basın çalışanları bugün de Îsam Ebdullah’ın mirasını sahiplenecek, onun hakikat mücadelesinin sürdürücüsü olacak.
AKP-MHP iktidarının seçime savaşla girme isteği gazetecileri hedef haline getirmiştir. Kendi yarattığı tek tip medyasına inat, hakikatin izini süren gerçeklerin peşinden koşan özgür basın geleneğinin takipçisi olan gazeteciler hedef haline getirilerek ya tutuklanıyor ya da katlediliyor. 8 Haziran’da Diyarbakır’da düzenlenen operasyonda 16, 25 Ekim’de Ankara merkezli operasyonda ise 9 meslektaşımız tutuklandı. Haziran ayında tutuklanan meslektaşlarımızın iddianameleri 5 ayı aşkın süredir hazırlanmadı. 29 Ekim’de tutuklanan 9 meslektaşımızın tutukluluğuna yapılan itiraz ise savcı izinde olduğu gerekçesiyle yanıtlanmadı. İddianamelere koyacak suçlama bulamayan ve iktidarın savunuculuğunu yapan yargı gazetecilerin mesleklerini yapmasının önüne geçmeye çalışıyor. Bu durumu kabul etmediğimizi bir kez daha haykırıyor ve tüm tutuklu meslektaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz.