DFG 2022 YILI EKİM AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DFG 2022 YILI EKİM AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DEĞERLENDİRME

İktidarın toplumda yaratmak istediği korku ve sindirme iklimine karşı gazetecilerin gerçekleri yazmakta ısrar ettiği, buna karşı saldırıların da sürdüğü bir Ekim ayını arkamızda bıraktık. Basın tarihi açısından iktidarın bir kez daha hukuk garabetlerine imza attığı Ekim ayında gazeteciler ve gazetecilik bir kez daha katledilmekle, tutuklanmakla, gözaltılarla, sansürle yüz yüze kaldı. Özgür basında uzun yıllar emek veren meslektaşımız Nagihan Akarsel’in katledilişi ile karşıladığımız Ekim ayının sonunda ise biri ev hapsi olmak üzere 10 meslektaşımız tutuklandı.

Gazeteciler olarak Ekim ayını, iktidarın ve devletin 90’lı yılları aratmayan katletme politikasıyla karşıladık. Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde 4 Ekim günü Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi, gazeteci ve akademisyen Nagihan Akarsel, suikastla katledildi. Nagihan’ın katledilişi, elbette iktidarın savaş politikalarından bağımsız ele alınamayacaktır. Erkek egemen zihniyete karşı derin bir mücadelenin verildiği Jineoloji alanında önemli çalışmalara imza atmış, özgür basın geleneğine büyük emek vermiş olan Nagihan üzerinden, iktidar gerçeğini açığa çıkarmayı, hak ihlallerini duyurmayı amaç edinenlere mesaj verilmek istendi.

Gazeteciliği yaptırmamak istercesine baskılarını sürdüren iktidar, basına yönelik her türlü şiddet aracını kullanmaktan geri durmuyor. Birçok kentte gazeteciler haber takibi yaptıkları sırada yine, yeniden şiddete uğradı, haber yapmaları engellendi, gözaltına alındı. Nagihan’ın katledilişinin ardından birçok kentte kadınlar öncülüğünde gerçekleştirilen eylemler yönelik polis saldırılarında, eylemleri takip eden meslektaşlarımız da hedef alındı. Basının her koşulda dokunulmazlığının olması gerektiği gerçekliğine karşın iktidar ve polis, önce gazetecileri hedef almayı kendisine düstur bildi.

Halihazırda özgür basın geleneğine, muhalif basına yönelik sansürü yargı sopası ile dijital medya mecralarına müdahale etmekle haberlere, haber sitelerine erişimi engelleme ile uygulayan AKP-MHP iktidarı, bir süre önce tepkiler sonucu rafa kaldırdığı kendi ifadesiyle “dezenformasyonu önleme yasası” olan ancak bizlerin ifadesi ile “sansür yasası” olan yasayı bir kez daha Meclis gündemine getirdi. Yasa, 13 Ekim’de AKP-MHP oyları ile kabul edildi, 18 Ekim’de ise Resmi Gazete’de yayımlandı.

En çok ses çıkaranlar yine basın meslek örgütleri olsa da bu yasanın, toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiği su götürmez bir gerçek. Bu yasa ile bir yurttaşın, uğradığı hak ihlali karşısında sesini duyurma çabası, “dezenformasyon” denilerek engellenebilecek. Yani sansür yasası ile özellikle faili devlet olan, erkek olan suçlara ilişkin haberlerin yapılmasının, yayılmasının önüne geçmek amaçlanıyor.

Yasanın Resmi Gazete’de yayınlanmasından hemen bir hafta sonra, özgür basın kurumları JINNEWS ve Mezopotamya Ajansı (MA) yeniden iktidarın hedefi oldu. Mevcut durumda neredeyse her bölgede muhabirlerini çalışamaz hale getirmeyi amaçlayan iktidar, bir kez daha yargı eliyle basın kurumlarını hedef gösterdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan bir soruşturma gerekçesiyle 25 Ekim günü MA Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, JINNEWS muhabirleri Habibe Eren, Öznur Değer, MA muhabirleri Berivan Altan, Deniz Nazlım, Zemo Ağgöz, Emrullah Acar, Ceylan Şahinli, Hakan Yalçın, MA’nın eski stajyer muhabiri Mehmet Günhan, farklı kentlerden gözaltına alındı. Diyarbakır’dan yine JINNEWS Muhabiri Derya Ren, farklı bir dosya kapsamında kesinleşmiş cezası bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Ankara merkezli gerçekleştirilen operasyonda gazeteciler işkenceye maruz kaldı. Kapıları koçbaşları ile kırılarak evlerine girilen gazeteciler yere yatırılarak ters kelepçelendi, duvara fırlatıldı, boyunlarına silah dayandı, yerde sürüklendi, cinsiyetçi hakaretlere maruz kaldı. Gözaltına alınırken başları eğdirilmeye çalışılan gazetecilerin, aynı zamanda teknik ekipmanlarına da el konuldu.

Gözaltına alınanlardan MA Muhabiri Zemo Ağgöz’ün 45 günlük bebeği de saatlerce aç bırakıldı. Bebeğini sık sık emzirmesi gereken Zemo’nun bunu yapması adeta savcı iznine bağlandı. Gelen tepkiler üzerine ifadesi alınan Zemo, ev hapsi şartıyla bırakıldı.

Diğer 10 gazeteci de 28 Ekim günü adliyeye sevk edildi. İfadeleri erken saatte bitmesine rağmen, gazeteciler hakkında tam 29 Ekim gecesinin bir yarısında tutuklama kararı verildi. Yaptıkları haberler, haber kaynakları ile görüşmeler, seyahatler suçlama konusu olarak yöneltilen gazeteciler, tutuklama kararını adliye koridorlarında “Özgür basın susturulamaz” sloganları ile protesto etti. Gözaltındaki gazetecilerden yalnızca Mehmet Günhan adli kontrol şartı ile bırakıldı.

Özgür basın emekçisi 26 arkadaşımızın birkaç ayda tutuklanmış olması, özgür basın geleneğini bitiremedi. Ancak, iktidarın hakikat korkusunun onu bitişe ne kadar yaklaştırdığını bir kez daha gösterdi. 90’lı yılların iktidarlarının, JİTEM’inin 21’inci yüzyılda farklı yöntemlerle formüle edilmiş hali, özgür basına baş eğdiremedi, eğdiremeyecek.

Aylık raporumuz vesilesiyle bir kez daha 2 Kasım’da Diyarbakır’da başlattığımız “Bir Haber de Senden” kampanyasını hatırlatıyor ve tüm meslektaşlarımıza dayanışma çağrısı yapıyoruz. Tutuklamalarla susturulmak istenen Kürt gazetecilerin yaptığı haberlerin ve gazeteciliğin suç olmadığını göstermek için tüm meslektaşlarımızı yaptıkları haberleri JİNNEWS ve Mezopotamya Ajansı ile paylaşmaya çağırıyoruz.