DFG 2021 YILI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DFG 2021 YILI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DEĞERLENDİRME

 

Bugün 4 Ocak 2022… Bugün aynı zamanda derneğimizin kuruluşunu ilan edişinin ikinci yılı. Bu açıdan bizler için anlamlı bir gün. Tabi Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) olarak iki yıl önce bu yola çıkarken, en öncelikli temennimiz daha özgür ve yaşanılabilir bir dünyanın yaratılabilmesiydi. Elbette ki bunun gerçekleşmesi için de demokrasinin yaşam bulduğu, düşünce ve ifade özgürlüğünün olduğu bir ortamdan bahsedebilmeliydik. Bunun da en temel gereksinimi hiç kuşkusuz basın özgürlüğüdür.

Tüm dünyada yaşanan siyasal, toplumsal ve ekonomik krizlerin, yine etkisini sürdüren COVID-19 pandemisi gölgesinde bir yılı daha geride bıraktık. Dünya çapında kapitalizmin de yarattığı etkiyle özellikle yoksul halk kesimi açısından zorlu bir yıl oldu. Yine savaşlar, büyük felaketler, ekonomik kriz, göç, yoksulluk, doğa talanı gibi insanlığın başına gelen büyük olaylar hiç eksik olmadı. Zenginlerin daha çok zenginleştiği, yoksul halk kesiminin ise daha da yoksullaştığı bir dönem oldu diyebiliriz.

Ülkemiz açısından da egemen sistemin halk üzerindeki baskı ve zoru hiç olmadığı kadar arttı. Başta Kürtler olmak üzere ezilen halklar büyük özgürlük umuduyla girdiği 2021 yılında mücadelesini yükseltmiş olsa da iktidar tarafından daha büyük bir baskı altına alınarak, bir bütünen etkisizleştirilmeye çalışıldı.

İçinde bulunduğumuz yüzyılda gönül isterdi ki düşünce ve ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü konusunda bazı olumlu değişimler yaşansın. Ancak, maalesef ki bu gerçekleşmedi. 2002 yılında iktidara gelen AKP hükümetlerinin 19 yıllık iktidarı döneminde düşünce ve ifade özgürlüğü alabildiğine daha da kötü bir hal aldı.

2021 yılı gazeteciler açısından zorlu bir yıl oldu diyebiliriz. Tüm dünyada halkın haber alma hakkının önüne geçmek amacıyla iktidarlar gazetecileri baskı altına aldı, onları tutsak ederek, gerçeklerin üstünü örtmeye çaılıştı. Türkiye'de bu baskı rejimi daha da katmerli bir şekilde yaşandı. Onlarca gazeteci yeni bir yılı daha hapiste, dört duvar arasında karşılamak zorunda kaldı.

Uzun zamandır basın yayın alanında ilan edilmemiş bir OHAL rejimiyle karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Günümüzde de bu faşizan yaklaşım devam etmekte, gazeteciler adeta tehlikeli varlıklar olarak görülmektedir. Gözaltı ve tutuklamalardan tutalım, tehdit ve saldırılara kadar her şey gazetecilere mubah görülüyor. Baskının dozajı o kadar artırılmış durumda ki, gazetecilerin sahada çalışması neredeyse imkansız hale getirilmiş durumda. Eline mikrofon, kamera ya da fotoğraf makinesi alıp haber peşine düşen gazetecilerin önüne bin bir zorluk çıkarılıyor. Gazetecileri sahadan koparmak için her türlü yol deneniyor. İktidarın belirlediği çizginin dışına çıkan hiçbir gazeteci rahat çalışma imkanı bulamıyor. Gazeteciler, sahaya çıktığında ya haber takip etmeleri engelleniyor, ya da gözaltı tehdidine maruz kalıyor. Muhabirler bazen dışarıda çekime başlamadan bile müdahaleye maruz kalabiliyor. Yılın sonuna doğru halk röportajları yapan dijital medya çalışanlarının nasıl sahadan koparılmaya çalışıldığına tanıklık ettik.  Bu durum gazetecilere yaklaşımla ilgili çarpıcı bir örnek olarak tarihteki yerin aldı diyebiliriz.

İktidarın yaklaşımı, baskılar ve basın özgürlüğü açısından yaşananlar bizlere gösteriyor ki Türkiye, gazeteciler için bir cezaevi konumundadır. Bu durum cezaevinde olmayan gazeteciler için de geçerliliğini korumaktadır. Çünkü dışarıdaki gazeteciler de özgür bir ortamda mesleklerini icra etme imkanı bulamamaktadır. İktidara yakın yayın organlarında çalışmadıkları için gazeteciler adeta öcü gibi gösterilmekedir. Bu nedenle gazeteciler hakkında soruşturmalar, davalar, cezalar hiç eksik olmadı.

2021 yılında da baskı ve zora maruz kalan alanların başında dijital medya alanı geldi diyebiliriz. Bu alandaki yayın engelleri ve kısıtlamalar, insanlara adeta dijital alanı dar etmiş durumda

Onlarca internet sitesi yayınladıkları içerikler nedeniyle sansüre ve kapatmaya maruz kalırken, çok sayıda dijital medya hesabı, ilgili kuruluşlara uygulanan baskılar sonucu kapatılarak sansürleniyor. Dijital medya hesaplarından paylaşım yapan yüzlerce kişi soruşturma, dava ve cezalandırmalara maruz kalıyor. Raporumuzdaki verilerden de anlaşılacağı üzere verilen cezalar onyılları buluyor.

İlkel bir kurum halini alan ve sansür kurulu gibi çalışan Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 2021 yılında da medya organlarının korkulu rüyasıydı. Yıl içerisinde iktidara muhalif diyebileceğimiz yayın organlarının pekçok yayını RTÜK tarafından cezalandırılarak, susturulmaya çalışıldı.

Yine yazılı basının sansürcübaşı konumundaki Basın İlan Kurumu (BİK) marifetiyle gazetelere ilan kesme cezaları verilerek, iktidar medyası gibi davranmayan gazeteler ekonomik olarak etkisizleştirilmeye çalışıldı.

Bizler gazeteciler olarak aslında daha demokratik, özgürlükçü, düşünce ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmadığı gazetecilerin serbestçe işlerini yapabildikleri bir ülke hayal ediyoruz. Ancak maalesef ki ülkeyi yönetenler bu durumdan çok uzak. Baskıcı rejimin alabildiğine toplumun tüm kesimlerine sirayet ettiği bir ortamda maalesef gazetecilerin özgürlüğünden de söz etmek mümkün olmuyor. Tüm bunlara rağmen özgür basını savunan ve daha demokratik bir yaşamı inşa etmeye çalışan gazeteciler olarak doğru bildiklerimizi söylemeye, anlatmaya devam edeceğimizi tekrardan belirtmek istiyoruz.

2021 yılını geride bırakırken ve yeni bir yıla merhaba derken, baskıların olmadığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün yaşam bulduğu, sansürsüz, özgür, adaletli bir yıl diliyoruz. Bu vesileyle bir kez daha derneğimizin ikinci kuruluş yıldönümü, tüm üyelerimiz ve basın camiasına kutlu olsun diyoruz.