DFG 2021 AĞUSTOS AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DFG 2021 AĞUSTOS AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DEĞERLENDİRME

Bir ayı daha geride bırakırken, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü alanında yaşanan devasa sorunların maalesef devam ettiğini görüyoruz. Gerçekleri halka ulaştırmakla mükellef gazeteciler baskı cenderesine alınarak susturulmaya çalışılmakta, gözdağı verilerek sindirilmek istenmektedir. Her ne kadar zaman içerisinde bunun yol ve yöntemleri değişse de aslında iktidarın tek bir amacı var; bilgiden yoksun ve duyarsız bir toplum.

Böylesi bir hedef ışığında Ağustos ayında da yine basın özgürlüğünü ayaklar altına alan uygulamalarla karşı karşıya kaldık. Artık rutin hale gelen gazetecilerin gözaltına alınması, haber takiplerinin engellenmesi, saldırıya uğramaları, haklarında soruşturma ve davaların açılması cezaevine konulmasının yanında neredeyse çalışamaz hale getirilmeye çalışıldıklarına şahit oluyoruz.

Yaptıkları haberler Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı denen aslında bir sansür kurulu gibi çalışan yapı tarafından takip altına alınıyor, ilgili hâkimliklere şikâyet ediliyor ve nihayetinde mahkemeler haberlere erişim engeli getiriyor. Yine internet siteleri ve haber ajanslarının alan adları “Milli Güvenlik ve Kamu Düzeninin Korunması” adıyla ilginç bir yasa gerekçe gösterilerek kapatılıyor.

İfade Özgürlüğü Derneği’nin “EngelliWeb 2020 Raporu” bu konuda çarpıcı veriler sunuyor. Rapora göre, 2020 sonu itibarıyla 467 bin 11 web sitesi 764 farklı kurum tarafından verilen 408 bin 808 farklı kararla erişime engellendi. Derneğin raporlama çalışması kapsamında tespit edildiği kadarı ile 2020 yılında 150 bin URL adresine, 7 bin 500 Twitter hesabına, 50 bin tweete, 12 bin YouTube videosuna, 8 bin Facebook içeriğine ve 6 bin 800 Instagram içeriğine de 5651 sayılı Kanun ve diğer hükümlere istinaden erişim engeli getirildi.
Açıkçası bu tablo içinde bulunduğumuz durumun ne kadar korkunç bir hal aldığını açıklar nitelikte.

Yine raporumuzun verilerinde de görüleceği üzere, diğer bir sansür kurulu olan Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), birçok televizyon kanalına birden çok ceza vermiş durumda. Ülke genelinde yaşanan orman yangınlarıyla ilgili yapılan haberleri cezalandıran RTÜK, bu cezaları vermeden önce adeta tehdit edercesine yayın kuruluşlarından sansür talebinde bulunmuş, vereceği cezaları bir nevi önceden duyurmuştu. Kurulun bu yaklaşımı basın özgürlüğüne vurulmuş açık bir darbedir. Zaten siyasal atmosfer ve iktidarın sansürcü yaklaşımının basın ve medya alanında yarattığı tekelleşme ve baskı yaklaşımı ortadayken, ekstra bir tehdit ve sansür talebi ülkenin ifade özgürlüğü konusunda geldiği noktayı açıklar nitelikte.

Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere mevcut iktidarın yaratmak istediği basın ve medya; halktan kopuk, olan bitene gözünü kapatan, iktidarı pohpohlayan ve muhalif sesleri haberlerine/ekranlarına taşımayan bir medyadır. Onlar için makbul gazeteci; devlet kurumlarınca yapılan açıklamalarla yetinen, araştırıp soruşturmayan, toplumun sorunlarını dile getirmeyen gazetecidir. Buna itiraz eden ve bu yaklaşımı kabul etmeyen gazeteci ise susturulması gereken gazetecidir.

Ancak şu iyi bilinmeli ki; gerçeklerden taviz vermeyen cesur gazeteciler vardır ve hakikatleri gözlerine soka soka söylemeye, yazmaya, göstermeye devam edeceklerdir. Ve bu gerçeği hiçbir baskı aracı, zor ve sansür değiştiremeyecektir.