Düşünce ve ifade özgürlüğüne dönük yoğun saldırıların yaşandığı Temmuz ayını geride bıraktık. AKP-MHP iktidarının savaş politikalarındaki ısrarı, her geçen gün sistemleşen bir faşizme dönüşüyor. Bunun en çıplak örneği ise Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken yurttaşların tutuklaması ve Kürt illerinde yollara yazılan “Pêşî Peya” yazılarının silinmesi oldu.
Sanal medya üzerinden örgütlenen trol hesaplarla faşizmi sistemleştiren iktidar, Kürt’e, diline ve kültürüne karşı topyekun bir özel savaş yürütmektedir. Kürtçe şarkı söyleyerek halay çekenlerin tutuklanmasının, Kürtçe yazılan trafik uyarı yazılarının silinmesinin adı faşizmdir. Cumhuriyetin ilanından bu yana Kürtlere, Şark Islahat Planları ile asimilasyon ve soykırım dayatılmıştır. Günümüzde ise bu zihniyet faşizm ile “Çöktürme planı” ile asimilasyon ve soykırım politikasını yeni argümanlarla güncellemektedir.
Kürtlerin tarihi, tüm bu asimilasyon ve soykırım politikalarına karşı direniş tarihi olmuştur. Bunun en somut örneği ise, dile dönük saldırıların en yoğun yaşandığı yıllarda özgür basın geleneğini savunan gazetecilerin, Kürtçe gazeteyi çıkarması olmuştur. Tüm baskı, sansür, öldürme ve tutuklamalara rağmen Kürtçe yayın, güçlenerek günümüze kadar ulaşmıştır. Bu politikalar, dün olduğu gibi bugün de sonuç vermeyecektir. “Pêşî Kurdî” yani “Önce Kürtçe” diyerek dili daha fazla sahiplenerek bu politikalar boşa çıkartılmalıdır.
Temmuz ayı, AKP-MHP iktidarının ifade ve düşünce özgürlüğüne saldırılarının, sadece dil ile sınırlı kalmayıp basına dönük saldırılar ile de iyice ayyuka çıktığı bir ay oldu. Kürtlere karşı savaşı, Federe Kürdistan’a taşıyan iktidar, Federe Kürdistan’daki ortağı KDP ile gazetecilere dönük kapsamlı bir baskı politikası uygulanmıştır.
Bu saldırılar özetlersek; 8 Temmuz’da Türkiye SİHA ile Şengal’de ÇİRA TV Muhabiri Medya Hasan, ÇIRA FM Muhabiri Mirad Mîrza ve araç sürücüsü Xelef Xidir’a saldırdı. Saldırıda Mirad Mîrza yaşamını yitirdi.11Temmuz’da KDP, Zoom Medya muhabiri Hejîn Fetah, bir kameraman ve kendilerine eşlik eden şoförü alıkoydu. Federe Kurdistan’a fotoğraf çekmek amacıyla giden Fotoğrafçı Murat Yazar, 14 Temmuz’da Zaxo’da KDP asayişi tarafından gözaltına alındı. 23 Temmuz’da Süleymaniye asayişi, Rojnews muhabiri Dêrin Rehîm’i gözaltına alarak ekipmanlarına el koydu.
KDP tarafından 279 gündür rehin tutulan Gazeteci Süleyman Ahmet’e Duhok Mahkemesi’nin verdiği 3 yıl hapis cezası AKP-KDP işbirliğinin son saldırısı olmuştur.
Türkiye’de ise gazetecilere dönük saldırılar, hukuk hiçe sayılarak komplo mantığı ile sürdürülmüştür. Bunun en bariz örneği ise; Sadık Tapoloğlu olmuştur. Gazeteci Sadık Topaloğlu ve arkadaşı Mehmet Savaş, 13 Temmuz'da “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. Topaloğlu, tutuklanmasına gerekçe yapılan soruşturma kapsamında 2022 yılında yargılanmış ve 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Duruşmalara hiç katılmayan bir tanık beyanı üzerinden ceza verilen Topaloğlu, yeniden tutuklanarak ikinci kez cezalandırılmış oldu.
Haziran ayında olduğu gibi Temmuz ayında da özellikle MHP’li yöneticiler ve MHP’nin yayın organları üzerinden gazeteciler açık açık tehdit edilmeye devam edildi. MHP lideri Devlet Bahçeli, Sinan Ateş cinayeti davası hakkında yazan, aralarında 63 gazetecinin de olduğu 154 kişiyi hedef gösterdi.
Diğer yandan RTÜK ve Bilgi Teknoloji ve İletişim Kurulu’nu bir sansür aracı olarak kullanan iktidar, 341 habere erişim engeli getirirken 6 haber sitesinin yayınını durdurdu. 3 Temmuz’da Açık Radyo’nun lisansı iptal edilirken, 11 Temmuz’da JINNEWS’in dijital platform X’teki hesabı @KurmanciJINNEWS, gerekçe gösterilmeden X tarafından engellendi. Mezopotamya Ajansı’nın internet sitesi mezopotamyaajansi.net, Gümüşhane Sulh Ceza Hakimliğinin 25 Temmuz 2024 tarihli kararıyla erişime engellendi.
Hukukun hiçe sayıldığı, masumiyet karinesinin ortadan kaldırıldığı, dile dönük saldırıların arttığı ve tüm muhalif kesimlerin iktidar tarafından 'terörist' söylemleriyle kriminalize edildiği bir ortamda gazetecileri ve gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz.
Düşünce ve ifade özgürlüğüne dönük yoğun saldırıların yaşandığı Temmuz ayını geride bıraktık. AKP-MHP iktidarının savaş politikalarındaki ısrarı, her geçen gün sistemleşen bir faşizme dönüşüyor. Bunun en çıplak örneği ise Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken yurttaşların tutuklaması ve Kürt illerinde yollara yazılan “Pêşî Peya” yazılarının silinmesi oldu.
Sanal medya üzerinden örgütlenen trol hesaplarla faşizmi sistemleştiren iktidar, Kürt’e, diline ve kültürüne karşı topyekun bir özel savaş yürütmektedir. Kürtçe şarkı söyleyerek halay çekenlerin tutuklanmasının, Kürtçe yazılan trafik uyarı yazılarının silinmesinin adı faşizmdir. Cumhuriyetin ilanından bu yana Kürtlere, Şark Islahat Planları ile asimilasyon ve soykırım dayatılmıştır. Günümüzde ise bu zihniyet faşizm ile “Çöktürme planı” ile asimilasyon ve soykırım politikasını yeni argümanlarla güncellemektedir.
Kürtlerin tarihi, tüm bu asimilasyon ve soykırım politikalarına karşı direniş tarihi olmuştur. Bunun en somut örneği ise, dile dönük saldırıların en yoğun yaşandığı yıllarda özgür basın geleneğini savunan gazetecilerin, Kürtçe gazeteyi çıkarması olmuştur. Tüm baskı, sansür, öldürme ve tutuklamalara rağmen Kürtçe yayın, güçlenerek günümüze kadar ulaşmıştır. Bu politikalar, dün olduğu gibi bugün de sonuç vermeyecektir. “Pêşî Kurdî” yani “Önce Kürtçe” diyerek dili daha fazla sahiplenerek bu politikalar boşa çıkartılmalıdır.
Temmuz ayı, AKP-MHP iktidarının ifade ve düşünce özgürlüğüne saldırılarının, sadece dil ile sınırlı kalmayıp basına dönük saldırılar ile de iyice ayyuka çıktığı bir ay oldu. Kürtlere karşı savaşı, Federe Kürdistan’a taşıyan iktidar, Federe Kürdistan’daki ortağı KDP ile gazetecilere dönük kapsamlı bir baskı politikası uygulanmıştır.
Bu saldırılar özetlersek; 8 Temmuz’da Türkiye SİHA ile Şengal’de ÇİRA TV Muhabiri Medya Hasan, ÇIRA FM Muhabiri Mirad Mîrza ve araç sürücüsü Xelef Xidir’a saldırdı. Saldırıda Mirad Mîrza yaşamını yitirdi.11Temmuz’da KDP, Zoom Medya muhabiri Hejîn Fetah, bir kameraman ve kendilerine eşlik eden şoförü alıkoydu. Federe Kurdistan’a fotoğraf çekmek amacıyla giden Fotoğrafçı Murat Yazar, 14 Temmuz’da Zaxo’da KDP asayişi tarafından gözaltına alındı. 23 Temmuz’da Süleymaniye asayişi, Rojnews muhabiri Dêrin Rehîm’i gözaltına alarak ekipmanlarına el koydu.
KDP tarafından 279 gündür rehin tutulan Gazeteci Süleyman Ahmet’e Duhok Mahkemesi’nin verdiği 3 yıl hapis cezası AKP-KDP işbirliğinin son saldırısı olmuştur.
Türkiye’de ise gazetecilere dönük saldırılar, hukuk hiçe sayılarak komplo mantığı ile sürdürülmüştür. Bunun en bariz örneği ise; Sadık Tapoloğlu olmuştur. Gazeteci Sadık Topaloğlu ve arkadaşı Mehmet Savaş, 13 Temmuz'da “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. Topaloğlu, tutuklanmasına gerekçe yapılan soruşturma kapsamında 2022 yılında yargılanmış ve 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Duruşmalara hiç katılmayan bir tanık beyanı üzerinden ceza verilen Topaloğlu, yeniden tutuklanarak ikinci kez cezalandırılmış oldu.
Haziran ayında olduğu gibi Temmuz ayında da özellikle MHP’li yöneticiler ve MHP’nin yayın organları üzerinden gazeteciler açık açık tehdit edilmeye devam edildi. MHP lideri Devlet Bahçeli, Sinan Ateş cinayeti davası hakkında yazan, aralarında 63 gazetecinin de olduğu 154 kişiyi hedef gösterdi.
Diğer yandan RTÜK ve Bilgi Teknoloji ve İletişim Kurulu’nu bir sansür aracı olarak kullanan iktidar, 341 habere erişim engeli getirirken 6 haber sitesinin yayınını durdurdu. 3 Temmuz’da Açık Radyo’nun lisansı iptal edilirken, 11 Temmuz’da JINNEWS’in dijital platform X’teki hesabı @KurmanciJINNEWS, gerekçe gösterilmeden X tarafından engellendi. Mezopotamya Ajansı’nın internet sitesi mezopotamyaajansi.net, Gümüşhane Sulh Ceza Hakimliğinin 25 Temmuz 2024 tarihli kararıyla erişime engellendi.
Hukukun hiçe sayıldığı, masumiyet karinesinin ortadan kaldırıldığı, dile dönük saldırıların arttığı ve tüm muhalif kesimlerin iktidar tarafından 'terörist' söylemleriyle kriminalize edildiği bir ortamda gazetecileri ve gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz.