Gazeteciliğe yönelik baskı ve ihlaller devam ederken iktidar bununla da yetinmeyerek 9’uncu yargı paketiyle birlikte “etki ajanlığı” adlı maddeyi yasalaştırmayı amaçlıyor. “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar hapis cezası ile cezalandırılacak” ibarelerinin yer aldığı madde ile gazetecilik bir kez daha kıskaca alınacak. Siyasi iktidar başta olmak üzere güç odaklarını rahatsız edecek bilgileri topluma aktaran her bir gazeteci bu madde kapsamında yargılanacak, hapsedilecek. Elbette bu madde sadece gazetecileri kapsamayacak dijital medya platformlarında fikir ya da bilgi paylaşımı yapan herkes bu kapsamda yargılanabilecek. Yasa ile birlikte demokrasinin olmadığı bir ülkede gazeteciler başta olmak üzere toplumun tüm muhalif sesleri kısılmış olacak. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği olarak böylesi bir yasayı kabul etmiyoruz. Tasarının da geri çekilmesini talep ediyoruz.
Gazeteciler ile basın ifade özgürlüğüne yönelik ihlaller ayın ilk gününden itibaren başladı. 1 Mayıs İşçi Bayramı için İstanbul’da Taksim’e çıkmak isteyen işçi ve emekçileri takip eden meslektaşlarımız da polisin saldırısına maruz kaldı.
1 Mayıs kutlamaları için Taksim Meydanı’na yürüyen işçi ve emekçileri takip eden medya mensupları da darp edildi, kelepçelenerek gözaltına alındı. İşçi ve emekçilere yönelik polis saldırısının yaşandığı alanlardan biri olan Saraçhane’de polis amirinin “Basını süpürün” talimatıyla gazetecilere yönelik şiddet gerçekleşti. Bu saldırılarda meslektaşlarımız yaralandı, çalışmaları engellendi.
Polisin saldırısında Mücadele Birliği muhabiri Serpil Ünal ters kelepçe takılarak gözaltına alınırken, gazeteciler Fatoş Erdoğan ve Umut Taştan, haber takibi sırasında yaralandı. Gazeteci Umut Taştan ayağından yaralandı, Fatoş Erdoğan’a ise plastik mermi isabet etti. 1 Mayıs’ın ardından Taksim eylemlerine dönük 3 dalga şeklinde operasyon yapıldı, birçok ev ve iş yeri polisler tarafından basıldı.
Baskın yapılan adreslerden biri de Sendika.org bürosu oldu. Kimseye haber verilmeden yapılan baskında Sendika.org çalışma ofisinde hukuksuz arama yapıldı. Taksim eylemlerine katılanlara dönük yapılan operasyonların 3’üncüsünde ise Gazete Patika Muhabiri Ali Kadir Güler gözaltına alındıktan
sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Güler, daha sonra yapılan itiraz sonucu serbest bırakıldı.
Gazetecilere dönük baskıları sadece 1 Mayıs’la sınırlı tutmayan iktidar, 6 Mayıs’ta Diyarbakır’da yapılan ev baskınlarında gazeteciler Nurcan Yalçın ve Derya Us’u gözaltına aldı. Us ve Yalçın, Diyarbakır Adliyesindeki sorgularının ardından sevk edildikleri Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince 7 Mayıs’ta adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırıması talebiyle yapılan eylemlere yönelik saldırılarda gazetecilere yönelik engellemeler yaşandı. Eylemlere saldıran polis bu durumun yansımasını engellemek adına gazetecileri çembere aldı. Benzer engelleme Kobanê davasının açıklanan kararların ardından başlayan eylemlerde de gerçekleşti. Amed’te Koşuyolu’ndan İstasyon Meydanı’na yapılan yürüyüşte gazeteciler kalkanlarla çember içine alınarak mesleklerini yapmaları engellendi. Yine eylemi takip eden gazeteciler, polis amirinin “Eylemcilerden uzaklaşmadığınız takdirde hakkınızda işlem yapılacak” söylemiyle tehdit edildi.
Gazetecileri tehdit eden isimlerden biri de Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ydi. Muhalif TV kanallarını ve gazetecileri hedef alan Bahçeli, "Halk Televizyonu, Sözcü, Now başta olmak üzere haksız ithamlarda bulunan kimler varsa mahkemelerde dinlenmelerini istiyoruz" dedi.
23 Nisan tarihinde Kürt Gazeteciler Günü’nün hemen akabinde İstanbul merkezli yapılan operasyonda tutuklanan Mezopotamya Ajansı muhabirleri Esra Solin Dal, Mehmet Aslan ile gazeteci Erdoğan Alayumat, 24 gün sonra 21 Mayıs’ta tahliye edildi. Meslektaşlarımıza yönelik baskı cezaevinde devam etti. Gazeteci Dal girişte çıplak arama dayatmasına maruz kalırken tutuklu bulunduğu süre boyunca koğuşa alınmayarak tecritte tutuldu. Sincan 2 Nolu F Tipi’nde tutulan Mehmet Aslan’a ise ayakta sayım dayatması yapıldı.
Meslektaşlarımızın açık açık hedef alındığı bir ayı da geride bırakırken birçok meslektaşımız, yeni açılan soruşturmalarla iktidarın baskı kıskacına alınmaya devam ediyor. Mayıs ayından 4 gazeteci tutuklanırken cezaevlerinde tutuklu sayısı 42 oldu. Raporumuzda da ayrıntılı bir şekilde verdiğimiz 7 olayda gazetecilerin haber takipleri engellenerek tehdit edildi. Bu engellemelerde 4 gazeteci kötü muameleye maruz kaldı. Mayıs ayında 10 gazeteci hakkında soruşturma açılırken 11 gazeteci hakkındaki soruşturma ise davaya dönüştürüldü.
Federe Kurdistan Bölgesi’nde KDP’ye bağlı birimler tarafından alıkonulan gazeteci Süleyman Ahmet’ten 211 gün sonra haber alındı. Ahmet’in avukatı Beşdar Hasan, 211 gün sonra Ahmet ile görüşerek “Durumu iyiydi, kamuoyu baskısının sürdürülmesini istiyor” mesajını kamuoyu ile paylaştı. Süleyman Ahmet’ten bilgi alınmasının sevindirici olsa da yeterli olmadığını belirterek meslektaşımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz.
Kürt gazetecilere yönelik baskının bir diğer adresi de Hollanda oldu. Özgür Ülke gazetesi bombalandığı gün gazete binasında olan ve şimdi de sürgünde gazetecilik yapan Serdar Karakoç, Almanya’nın talimatı doğrultusunda gözaltında alındı ve gözaltı süresi 20 gün uzatıldı. Kürt gazetecilere yönelik egemenlerin bakış halinin devamı olan bu saldırıyı kınıyoruz. Meslektaşımız Serdar Karakoç’un derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.