Biz gazeteciler, 2024 yılında bir yandan görevimiz başında iken bir yandan da mahkeme koridorlarında gazeteciliği savunmaya çalıştık. Türkiye’de iktidar tarafından dozajı artırılan baskı ve sansürün ilk hedefi gazeteciler olmuştur. Gazetecilere dönük bu baskılarla toplumun haber alma özgürlüğü engellenmeye çalışılırken, yüzlerce gazeteciye bu nedenle soruşturma açılmış, bu soruşturmalar davalara dönüşmüştür.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği olarak; meslektaşlarımıza dönük bu saldırılara karşı 2023 yılında önemli bir hukuk mücadelesi ile gazeteciliği her alanda savunduk. Hukuk birimimiz ve avukatımız Resul Tamur Diyarbakır ve çevresinde 74, avukatımız Özcan Kılınç ise İstanbul’da 72 meslektaşımızın hukuksal işlemini takip etti. 2024 yılı içerisinde 152 meslektaşımıza (soruşturma, dava, üst mahkeme ve suç duyurusu vb.) hukuksal destekte bulunduk. Katıldığımız 49 davada gazeteciliği savunarak gazeteciliği suç olmadığını anlattık.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği olarak; meslektaşlarımıza dönük bu saldırılara karşı 2024 yılında önemli bir hukuk mücadelesi ile gazeteciliği her alanda savunduk. 2024 yılında 152 meslektaşımıza hukuki destek sağlamanın yanı sıra meslektaşlarımızın çağrıldığı kolluk birimlerindeki ifade işlemlerine de avukatlarımız eşlik etti. Takip ettiğimiz davalardan altısını beraat ile sonuçlanırken diğer davalarda görülmeye devam ediyor. Aynı zamanda 10 meslektaşımızın bir üst mahkeme olan İstinaf, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nde haklarını savunduk.
Gazetecilere dönük baskının bir diğer sonucu da sansürdür. Başta derneğimizin web sitesinde paylaşılan haberlere getirilen erişim kararları olmak üzere çok sayıda kurum ve meslektaşımızın bireysel hesaplarına dönük erişim kararına karşı itirazlarda bulunduk. Özgür Gazeteciler Cemiyeti, Cihan Radyo gibi kuruluşların, KHK ile kapatılmasını üst mahkemelere taşıdık. 16 erişim engeli kararına itiraz ettik. İtirazlarımızın bir çoğu reddedilse de hukuk mücadelemizi bir üst mahkemede sürdürdük, sürdürmeye de devam ediyoruz.
Birçok meslektaşımız haber takibi esnasında şiddete maruz kaldı ve tehdit edildi. Bu minvalde Diyarbakır’da yapılan Özgürlük Mitingi’nde şiddete maruz kalan 2, Silopi’de Barış Anneleri’nin barış nöbetini takip ettiği esnada şiddete maruz kalan 3 gazeteci ve son olarak İstanbul ve Van’da şiddet gören 31 meslektaşımız için suç duyurusunda bulunduk. Yine Batman’a atanan kayyımın ardından başlayan protestoları takip eden meslektaşlarımıza dönük saldırılara karşı da hem İnsan Hakları Derneği hem de Özgürlükler için Hukukçular Derneği nezdinde suç duyurusunda bulunduk.
Bu raporu hazırladığımız bu günlerde meslektaşımız Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in SİHA saldırısı sonucu katledildiğini derin bir üzüntü ile öğrendik. İki meslektaşımıza dönük bu saldırıyı hukuksal anlama en üst düzeyde hesabını soracağımızı bir kez daha söylüyoruz. Görgü tanıkları ve ulaştığımız belgeler, saldırının gazetecilerin bilerek hedef alındığını gösteriyor. Bu temelde bunun bir savaş suçu olduğunu ispatlamak için hukuksal mücadelemizi her zeminde sürdüreceğiz.
Gazeteciliği sadece adliye ve karakol koridorlarında savunmadık. Gazeteciliğin savunulmasını daha da büyütmek amacıyla çeşitli atölyeler düzenledik. Bu kapsamda avukatımız Resul Tamur’un da katılımı ile iki kere düzenlediğimiz kriz haberciliği atölyemizde yaklaşık 30 meslektaşımıza; gazetecilere dönük açılan soruşturmalarda neler yapacağı üzerine bilgilendirmede bulunduk.
2024 yılında hem hukuk mücadelesi ile hem de diğer meslek grupları ile dayanışmayı büyüterek gazeteciliği savunduk. 2025 yılında da gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz. Ne hakikatleri yazmaktan ne de gazetecilik suç değildir demekten vazgeçeceğiz.