Yerel seçimlerin ardından AKP tarafından sıklıkla “yumuşama” söylemleri dile getirilse de Haziran ayı, AKP-MHP iktidarının savaş politikalarının dozunu arttırdığı bir ay oldu. Bu politikalarının en büyük yansıması da Hakkari Belediyesi’ne atanan kayyım oldu. 31 Mart seçimlerinde halk Türkiye’nin demokratikleşmesi anlamında önemli bir adım atıp siyasi iktidarın etki alanını daraltarak sözünü söylese de AKP- MHP iktidarı, “kayyım” politikalarını tekrardan devreye koyarak halk iradesini yine tanımadı. Kayyım zihniyeti halkın iradesine yönelik bir saldırı olduğu gibi kendisini ifade etmesinin önünde de bir engeldir.
Kayyımlara tepki, tıpkı Van’da olduğu gibi Hakkari’de de en üst perdeden gösterildi, günlerce süren bir direnişe döndü. Halkın günlerce süren demokratik eylemlerine polis müdahale etti, bu müdahalelerde yine gazeteciler açık şekilde hedef alındı. Protesto eylemini takip eden gazeteciler, polislerin şiddetine maruz kaldı. Basın mensupları ablukanın dışına alınırken kalkanlar ile görüntü almaları engellendi. Polis, haber takibi yapan gazetecileri de kalkanlarla iterek darp etti. Bu saldırılarda gazeteci Newroz Reşitoğlu yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Yakın mesafeden tazyikli suya maruz kalen Reşitoğlu, hastanedeki tedavisinin ardından taburcu edildi.
Kayyımlara tepki sadece Hakkari ile sınırlı kalmazken protesto eylemlerin olduğu Ankara, Diyarbakır ve Batman’da gazeteciler, polislerin saldırılarına maruz kalmış, görüntü almaları defalarca kez engellenmiştir. Bu süreçte 4 gazeteci, polislerin saldırısına maruz kalırken, 6 gazeteci kötü muameleye uğradı, 8 gazeteci tehdit edildi, 7 gazetecinin görüntü alması engellendi.
AKP-MHP iktidarının savaş politikalarındaki ısrarının ayyuka çıktığı bir dönemde gazetecilere dönük tehditler de ciddi boyutlara ulaştı. Özellikle MHP’li yöneticiler ve MHP’nin yayın organları üzerinden gazeteciler açık açık tehdit edildi. Türkgün gazetesi, 21 Haziran 2024 tarihli sayısının manşetinde Kadir Yıldız imzasıyla yayınlanan yazıda gazeteciler Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Timur Soykan ve Barış Terkoğlu’nu Sinan Ateş cinayetiyle ilgili yaptıkları haberler nedeniyle hedef gösterdi. Yine MHP’li bazı yöneticiler, Halk TV'de yayımlanan 'Kırmızı Çizgi' programının yapımcısı Gözde Şeker ve programa sık sık eşlik eden gazeteci İbrahim Kahveci'yi hedef alan tehdit yüklü mesajlar gönderdi. Gazeteci Murat Ağırel ise evine kadar gelen kişiler tarafından tehdit edilen isimlerden biri oldu.
41 gazetecinin tutuklu olduğu cezaevlerinde Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde çıplak aramaya maruz kalan MA muhabiri Esra Solin Dal’ın yaptığı suç duyurusuna dair takipsizlik kararı verilmesi cezasızlık politikasının son örneğiydi. Cezaevlerinde ağır tecridin sürdüğü bu süreçte Marmara Ceza İnfaz Kurumu yönetimi, Evrensel ve BirGün gazetelerini "yasak" olduğu gerekçesiyle tutsaklara vermedi.