2021 YILI HAZİRAN AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

2021 YILI HAZİRAN AYI GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

DİCLE FIRAT GAZETECİLER DERNEĞİ (DFG)

2021 YILI HAZİRAN AYI

GAZETECİLERE YÖNELİK HAK İHLALLERİ RAPORU

(05.07.2021)

DEĞERLENDİRME

“Nefes alamıyorum” diyen bir gazetecinin feryadıyla bitirdik Haziran ayını. Ve maalesef yine bol miktarda hak ihlali, yine gazetecilere yönelik saldırılar, engeller, açılan davalar, verilen cezalar ve yine basın organlarına getirilen erişim engelleriyle bir ayı geride bıraktık. Türkiye’de basın özgürlüğü öyle bir hal aldı ki, sadece gazeteciler değil, tüm toplum nefessiz bırakılmaya çalışılıyor.

Bizler gerek gazeteci meslek örgütleri, gerekse basın yayın çalışanı veya serbest çalışan gazeteciler olarak, ülkenin içinde bulunduğu hukuksuzluktan endişe duyuyoruz. Tüm yaşanan olumsuzlukları da kamuoyunun bilgisine sunma çabası içerisine giriyoruz. Ancak bu çabalar iktidarın yasak zihniyetle oluşturduğu bir duvara çarpıyor ve gazetecilere dönük hak ihlali olarak geri dönüyor.

Raporumuzun istatistiki verileri ve ayrıntılarında da göreceğiniz üzere Haziran ayında gazetecinin payına düşen yine yasak ve baskı oldu. Gazeteciler hakkında açılan soruşturmalar ve davalar hızından bir şey kaybetmezken, 3 gazeteciye çeşitli gerekçelerle cezalar verildi. Aynı zamanda derneğimizin de yöneticilerinden olan gazeteci Hakkı Boltan’a Cumhurbaşkanı’na ve dönemin Başbakanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle ceza verilmesini ibretle izledik. Aslında bu ceza Türkiye’deki hukuk sisteminin bir özeti gibiydi. Bu ay içerisinde yine kesinleşmiş cezalar nedeniyle iki meslektaşımız tutuklanırken, tutuklananlardan Sinan Aygül daha sonra serbest bırakıldı. Ayrıca Haziran ayı içerisinde onlarca gazeteci yargılandıkları davalardan hakim karşısına çıktı.

Ancak başlarken belirttiğimiz ve belki de gazetecilerin yaşadıklarını anlatan en önemli hak ihlallerinden biri; İstanbul’da bir gösteriyi takip ederken polis tarafından yere yatırılarak boğazına çökülen AFP muhabiri Bülent Kılıç’ın yaşadıklarıydı. Taksim’de düzenlenen “Onur Yürüyüşü”nü takip ederken emniyet genelgesini gerekçe göstererek engellenmeye çalışılan gazeteciler içerisinde bulunan Kılıç, polisin ağır şiddetine maruz kaldı ve yere yatırılarak boğazına basılmak suretiyle nefessiz bırakıldı.

Gazetecilere yönelik saldırılar bununla sınırlı değildi. Türkiye’nin birkaç yerinde yaptıkları haberler nedeniyle gazeteciler; gerek kolluk güçlerinin, gerekse çeşitli çevrelerin saldırılarına maruz kaldı. Böylece bir kez daha ortaya çıktı ki, iktidarın hedef tahtasına koyduğu gazeteciler artık güvenli bir ortamda faaliyetini yürütemiyor.

Gazetecilere dönük bunca hak ihlali ve basın üzerinde bunca baskı ve sansür varken, Haziran ayı içerisinde bu kez “nasıl gazetecilik yapılmaz”ı çeşitli örnekleriyle hep birlikte görme imkanımız oldu. Devletle, çetelerle, mafyayla işbirliği yapan gazeteciler, bu mesleğin yüzkarası örnekler teşkil ederek, bir utanç vesikası olarak ortaya çıktılar. Aslında muktedirin tam da görmek istediği gazeteci tipi bunlardır. Fakat bilinmeli ki, topluma gerçekleri aktarmaya çalışan gazeteciler olduğu sürece bu mafya artıkları da yaşam şansı bulamayacaklardır. Ayrıca yönetenler de şunun farkına varmaları gerekiyor; gazeteciler kimsenin emir eri değildir, talimatla haber yapan, gündemi iktidarın istediği şekilde belirlemeye çalışan kesimler ise gazeteci değildir. Bu nedenle tekrardan söylemekte yarar var; gazetecilerin yakasından düşün, onlara dönük hak ihlallerine son verin ve basına yönelik sansür ve yasaklarınızdan vazgeçin.