Koronavirüs pandemesinin dünyayı kasıp kavurduğu şu günlerde 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutluyoruz. Bu tarih, 1993 yılından bu yana Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun aldığı kararla tüm dünyada basın özgürlüğü günü olarak kutlanıyor. BM’nin amacı etik gazeteciliği ön plana çıkarmak ve basına yönelik baskıların önüne geçmek olsa da bu durum ne yazık ki gerçekleşmedi. Zira dünyanın dört bir yanında basına yönelik saldırılar artarak devam ediyor. İktidarlar doğru habercilikten rahatsızlık duymaya devam ederken, gerçekleri topluma ulaştırmak için emek harcayan basın emekçileri binbir zorlukla mesleklerini icra etmeye çalışıyor.
Yönümüzü Türkiye’ye çevirdiğimizde ise tüm bu sorunların büyüdüğünü görüyoruz. Bu durum açıklayacağımız raporda çok net bir şekilde anlaşılacaktır. Türkiye, basın özgürlüğü açısından her dönem kötü bir karneye sahip oldu. İktidarlar değişse de gazeteciler her zaman ya hedef alındı ya da hedef gösterildi. Ancak, AKP’nin 18 yıllık iktidarı döneminde baskılar, engellemeler ve sansür uygulamaları tavan yaptı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) tarafından hazırlanan 2020 yılı basın özgürlüğü endeksinde Türkiye’nin sıralaması, basın özgürlüğü konusunda içinde bulunulan durumu gözler önüne sermektedir. Gazetecilere yönelik baskıların artığına dikkat çeken RSF, basın özgürlüğü açısından ülkelerin sıralamasını da paylaştı. Buna göre, gazetecilerin en az sorun yaşadığı ülkeler sırasıyla Norveç, Finlandiya ve Danimarka. Listenin son sırasında ise Kuzey Kore yer alıyor. Türkiye de 180 ülke arasında 154’üncü sırada yer aldı. Bu sıralama Türkiye’nin basın özgürlüğünden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor.
2020 yılının ilk aylarında yaşananlara baktığımızda Türkiye’de dünden bugüne hiçbir şeyin değişmediğini görüyoruz. Gazeteciler halen hedef tahtasına oturtuluyor. Basın emekçilerini engellemek için her türlü yol deneniyor. Gözaltılar, tutuklamalar, soruşturmalar, davalar, hapis cezaları ve daha birçok baskı hız kesmeden devam ediyor. Öyle bir tablo oluşmuş durumda ki, haber yapması gereken gazeteciler yaşadıkları mağduriyetlerle haber konusu oluyor. Birçok gazetecinin son dönemde en çok yaptığı iş kendi meslektaşının maruz kaldığı saldırıyı veya aldığı hapis cezasını haberleştirmek olmuştur.
Basına yönelik baskılar ne yazık ki sistematik bir hale gelmiş durumda. İktidar basını dışında kalan tüm gazeteciler bu baskıdan nasibini alıyor. Öyle ki, muhalif basının bir parçası olup da hakkında soruşturma veya dava açılmayan gazeteci neredeyse yok. Tüm dünyada ilk hedef Koronavirüs ile etkin bir mücadele yürütmek iken Türkiye’de gazetecilerin böylesi bir süreçte bile hedef tahtasına oturtulması basın özgürlüğü tablosunu daha da karartmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basını ‘Virüs’ diye niteleyen açıklaması, baskıların boyutunu göstermek açısından yeterli bir örnektir. Hal böyleyken, bir kez daha hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz; Basın yok edilmesi gereken bir virüs değil, özgür bir toplum için olmazsa olmazlardandır.
Basın özgürlüğünü yaralayan durumlardan biri de tutuklu meslektaşlarımızın durumudur. Yüzün üzerinde gazeteci dünya basın özgürlüğü gününü yine cezaevlerinde karşıladı. Koronavirüsün cezaevlerine de sıçraması meslektaşlarımızın can güvenliğini tehdit etmektedir. Binlerce kişi virüsten dolayı serbest bırakılırken ve bırakılanlar arasında suç, hatta cinayet işlemeye devam edenler varken, tek işleri haber yapmak olan gazetecilerin cezaevlerinde tutulması ne hukuka, ne de basın özgürlüğüne sığmamaktadır. Bir kez daha yineliyoruz; Tutuklu gazeteciler biran önce serbest bırakılmalıdır.
Açıklamanın sonunda derneğimizin her ay düzenli yayınladığı “Gazatecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu”nun Nisan ayı verileri ve 2020 yılı ilk 4 ayında yaşanan hak ihlalleri istatistiklerini dikkatlerinize sunuyoruz. Raporumuzda da görüleceği üzere 2020 yılı ilk ayları gazeteciler açısından hiç de iç açıcı değil.
Özetle, hem yaşanan baskılar hem de uluslararası veriler bize gösteriyor ki, gazetecilik Türkiye’de en tehlikeli meslekler arasında yer alıyor. Ancak hiçbir baskı topluma karşı büyük bir sorumluluğu bulunan gazetecilere geri adım attıramayacaktır. Gerçeklerin topluma ulaşması için adımlarımızı her zaman ileri doğru atmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle tekrardan tüm gazetecilerin gününü kutluyoruz. Büyük baskılara rağmen sürdürdükleri çalışmalarında meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu tekrarlıyoruz.