Ekim ayını geride bırakırken, ne yazık ki yine gazetecilere dönük yoğun bir ihlal tablosunu da paylaşmak zorunda kalıyoruz. Çokça dile getiriyoruz; gazeteciler doğru bildiklerini yazmak için büyük bedeller ödüyorlar. Bu uğurda baskı ve tehditlerle karşı karşıyalar, gözaltına alınıp tutuklanıyorlar, soruşturmalar ve davalara maruz kalıyorlar, cezalandırılıyorlar. Gün geçmiyor ki bir gazeteci hâkim karşısına çıkmasın. Yaptıkları haberleri yayınlamak isteyince yine engelle karşılaşıyorlar. Ancak tüm bu baskı ve yıldırmalara rağmen, gazeteciler yazmaya, çizmeye, doğru bildiklerini söylemeye devam ediyorlar.
Ekim ayı verilerine şöyle bir göz attığımızda yukarıda belirttiğimiz tablonun bu ay içerisinde de değişmediğini görebiliyoruz. Özellikle ayın ilk günlerinde Van’da sırf haber yaptıkları için gözaltına alınarak tutuklanan gazetecilere yapılan muameleye tanık olduk. Mezopotamya Ajansı muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, JinNews muhabiri Şehriban Abi ile gazeteci Nazan Sala, 6 Ekim günü gözaltına alındı, 9 Ekim’de ise tutuklandılar. Türkiye kamuoyu Van’da iki yurttaşın helikopterden atılmasını, işkenceye maruz kalmasını bu gazeteci arkadaşlarımız sayesinde öğrenmişti. 4 gazeteci adeta intikam alınırcasına gözaltına alınmış, mesnetsiz ve incir çekirdeğini doldurmayacak suçlamalarla tutuklanmışlardır. Buradan bir kez daha belirtmekte yarar var; tutuklanan gazeteci arkadaşlarımız ve cezaevinde bulunan tüm gazeteciler suçlu değildir ve bir an önce serbest bırakılmalıdır. Çünkü haber yapmak, gerçekleri açığa çıkarmak, doğruyu halka ulaştırmak, yani özcesi gazetecilik suç değildir!
Gazetecilik faaliyetinde bulunurken tehdit ve engellemelere maruz kalan gazeteciler Ekim ayını da adliye koridorlarında geçirdi. Verilerimize göre sadece Ekim ayı içerisinde 47 dosyadan yargılanan 91 gazeteci hâkim karşısına çıktı. Bu yargılamalar yetmezmiş gibi Ekim ayında da yine gazetecilere yönelik soruşturmalar, davalar ve cezalandırmalar hızından bir şey kaybetmedi. Anlaşılıyor ki, baskı ve tehditle yıldırılamayan gazeteciler yargı yoluyla kıskaca alınmak, habercilikten koparılmak isteniyor. Bu durum ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünün ne denli kötü bir durumda olduğunu bir kez daha bizlere gösteriyor.
Tabi fiziki olarak zapturapt altına alınmak istenen gazeteciler her şeye rağmen yazıp çizmeye devam edince bu kez yönelim direk yaptıkları haberlere oluyor. Raporumuzda dikkat çeken verilerden biri de bu hususu açıklar nitelikte. Ekim ayı içerisinde tespit edebildiğimiz kadarıyla 42 haber ve 9 internet sitesi ilgili mahkemelerin kararıyla erişime engellendi. Bu kararlarla gazetecilere “sizi engelleyemediğimiz vakit haberlerinizi engelleriz” mesajı verilmek isteniyor.
Yine dijital erişim ağları üzerine kurgulanmak istenen baskı ve yıldırma, son alınan cezalandırma kararıyla yeni bir boyut kazanmış oldu. Artık sadece gazeteciler ve basın organları değil, düşüncesini dijital medyada paylaşmak isteyen herkesin sesi kısılmak amaçlanıyor.
Basın ve ifade özgürlüğü alanında yaşanan tüm bu ihlaller bizlere gösteriyor ki, iktidar sahipleri hala gazetecilerden korkuyor. Basın ve medya alanında oluşan tekelleşme ve iktidar yanlısı bir medya yaratılmış olmasına rağmen halen doğruyu söyleme cüretinde bulunan bir avuç gazeteci ve medya organı tehlike olarak görülmekte.
Tüm bu yaşananlara rağmen bizler gazeteciler ve gazeteci örgütleri olarak baskılar karşısında dimdik ayakta olduğumuzu ve bu baskılara boyun eğmediğimizi tekrardan dile getirmek istiyoruz. İktidar sahiplerine de artık ellerini gazetecilerin yakasından çekmesi çağrısında bulunuyor, 2020 yılı Ekim ayı Gazetecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu’nu dikkatinize sunuyoruz.