Sevgili Arkadaşlar…

Sevgili Arkadaşlar…

Hemen ilk satırda duyarlılık ve desteğiniz için çok teşekkür ederim. Esasında bizler aynı parantezin içindeyiz, teşekkür ederken bile hicap duydum. 

Size bir şiir ve hukuki süreçle ilgili bilgilendirici kısa bir yazı yazıyorum. En kısa zamanda görüşmek üzere… (Kartta yer alan yazı)

(Mektup)
Bildiğiniz üzere beş buçuk yıldır duvarların bu yakasında bulunmaktayım. Mahpushanede vakit öyle çok da kolay geçmiyor doğrusu. Ülkemizde mahpushane koşulları bilinir, bu mevzuya girip kabak tadı vermek istemem. Her birimizin dilinde tüy bitti. Velakin pandemiyle birlikte alınan tedbirler ve kısıtlamalar katı bir izolasyonun startı oldu. Şahsen aşımızı olduktan sonra normalleşmenin tedricen başlayacağını umuyordum. Gelgelelim bakanlık bu konuda kaplumbağa hızında ilerliyor. Sosyo-kültürel etkinlikler, kurs, sohbet vs. halen kısıtlı. Yani faydalanamıyoruz. Açık ziyaretler yok, ayda iki kez iki kişiyle kapalı ziyaret hakkı var. Bunun dışında 7/24 zamanımız koğuştaki iki kişiyle geçmektedir. Toplumdan ziyadesiyle mesafeliyiz! 

Çok bariz hak ihlallerinin yaşandığı yargılamam jet hızıyla bitirilmişti. Hiçbir araştırma-inceleme yapılmadığı gibi, tüm taleplerimiz de reddedilmişti. Malumunuz, mahkeme huzuruna çıkan tüm tanıklar mevzubahis ifadelerin işkence altında verildiğini beyan ettiler. İfadeler boşa düştü ve dosyada sadece haber içerikli sosyal medya paylaşımları kaldı. Savunmalarımız dikkate alınmadı, üstelik temin edilen tercüman yeteri kadar Kürtçe bilmediğini kendisi ifade etti. Her şeyden önemlisi tek bir kez bile fiziki olarak hakim karşısına çıkarılmadım. Üst mahkemeler, bunu bariz bir hak ihlali görmekte, ki emsal niteliğindeki kararlar da mevcut. Dahası propaganda olabilecek dosya ağır üyelikle sonuçlandı. İşin belki de en trajikomik yanı ise mahkeme heyetinin gerekçeli kararında ortaya çıktı; “Rahatsız edici haberler yaptığı için…” 
Bu aslında her şeyin bir itirafı niteliğinde. Karar sonrası itiraz süreci başladı. Bu esnada AYM, Barış Akademisyenleri kararında olduğu gibi, TMK’nın ilgili maddesine “haber amaçlı yapılan ibareler rahatsız edici olsa bile suç oluşturmaz” ibaresi eklendi. Ki bu yönlü çok sayıda emsal karar var. Fakat ne hikmetse Yargıtay bunu dosyama uygulamadı. 
Yargıtay’ın üç maymunu oynamayı tercih ettiği bu süreçte, AKP’li Mehdi Eker bir televizyon programında sahne aldı ve şehir operasyonlarında orantısız güç kullanıldığı ifade etti. Bunu FETÖ’ye yükledi. İşte benim haberlerim de bu yönlü idi. Hak ihlalleri ve orantısız güç hakkında… Güler misin, ağlar mısın…

Gerek AYM gerekse de AİHM’e bireysel başvuruda bulunduk. Velakin, ‘hükümlü’ olarak görüldüğüm için davanın hızı konusunda biraz dezavantaj oluşturuyor. İkisi de yıllardır dosyayı gündemine almadı. Bu denli açık ihlallerin bulunduğu görülürken, dosyayı gündeme almaları gerekirdi. Bu konuda uluslararası ifade ve basın özgürlüğü ile gazetecilik kuruluşları daha aktif rol üstlenebilirdi. Bu bir eleştiri olarak da ele alınabilir. Açıkçası, İstanbul’da bir gazeteci tutuklandığında oluşan gündemle bölgede çüalışıp da tutuklanan bir gazeteci hakkındaki gündem arasında nereden bakarsanız dağlar kadar fark var. Mesela şu an ülkemizde neredeyse hiç gündemleşmiyor bu mevzu. Zira İstanbul’da böyle bir problem yok. İnsanın İstanbul’da tutuklanası geliyor. 

Şu an itibariyle cezamın bir yılın altına inmesine az bir süre kaldı. 29 Kasım’da iniyor. İlçe cezaevine ayrılmak ve denetimli serbestlik için başvurumuzu 29 Kasım’da yapacağız. Geç gelen adalet, adalet değildir denilir ya, geç gelen adalet bile artık mümkün görünmüyor. Hiç olmazsa son bir yılı denetimli serbestlik hakkımız almak gerek. Fakat bu mevzuda da cezaevleri arasında farklı uygulamalar söz konusu. Kimi cezaevleri direkt tahliye ederken, kimileri ise san bir yılda da içeride tutmayı tercih ediyor. Hatta sene başında çıkan yasayla ‘uygun’ görülmeyenlerin tahliyesi 6 ay ertelenebiliyor. Mahkenin verdiği ceza aynı olsa da, içeride geçirilen süre ayrıksı oluyor. Bakanlığın bu konuda standart bir uygulama getirmesi gerek. Son olarak ilgi, destek ve duyarlılığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Mürekkebiniz özgür aksın...

17.10.2021

Nedim Türfent 
Yüksek Güvenlikli K.C.İ.K A-44 / VAN

-----------------------------------------------------------------------
 

(Şiir)
İPUCU

Uyurgezer faillerin ayakizlerinde
susmayagör beni, karıncalama zamanı
ninni eşliğinde yatırıldım bu kış uykusuna
eskimiş bir haberim belki, kimliğim dört harfli.

bir kuluçka oturuşudur tutturmuş gidiyorum
arz cazibesine kapılmışım, görseniz kene gibi 
hayatımın baharında postal izi, faili malum 
Allah geçinden versin, belki en siyasi yaşımdayım. 

lafa tutayım seni, kal el eriminde 
bin birinci münferit vaka, can kırıkları gözaltında 
dalgın ve dargın gözlerimin mağduriyeti 
konum atıyorum ve karakol ve emniyet.

mevsimsiz yılların ağıdıdır kundaktaki kimsesizliğin 
çığlıklarım kameranın kulak zarını yırttı, eza ceza sahası 
çekirdek çitler gibi zulmediyorlar, baksanız dizlerim yama 
bir perçem yakınlaş da yarama basayım seni. 

sana bir ipucu; ipin ucunu bırakma 
patolojik derdim; haşlanmış kurbağa sendromu
bilseniz canına yandığım güneş uykuda kalsa gerek
neyse işte, gölgem uyandı; ben halen uyuyorum.

(Ocak 2021)
Nedim Türfent