Selam, sevgi ve saygılarımı sunuyor, iyi olmanızı diliyorum. Gönderdiğiniz mektup ve pulları aldım, teşekkür ederim. Mektubunuzun ayrıca gazeteciler gününde elime ulaşması çok anlamlıydı. Doğru ve yanlışı ayırmaya en çok ihtiyaç duyulan bugünlerde özgür basının önemini koruduğunu, siz değerli gazeteci meslektaşlarımın dayanışma duyguları ve çalışmalarını çok değerli bulduğumu belirtmek istiyorum.
Bir süre önce Samuel Beckett’in “Godot’yu Beklerken” isimli tiyatro eserini okumuştum. Eserin iki ana karakteri olan Vladimir ve Estragon, yaşadıkları derin bunalımdan kurtulmanın tek yolunun Godot isimli kişiyle buluşmak olduğunu düşünüyordu ve eser bu beklenti ile geçiyordu. Aslında tüm toplumun Vladimir ve Estragon şahsında anlatıldığını anlamak zor değil. Tek çare Godot’yu bulmak ve bu arayışta Özgür Basın’ın çabaları yadsınamaz.
Şüphesiz ki ekonomik, siyasal ve kültürel sorunları en yakıcı haliyle yaşadığımız bugünlerde cezaevlerini bu sorunların dışında göremeyiz. Ekonomik sorunlar ağırlığını cezaevinde de hissettiriyor. Siyasal sorunlar ise derinleşerek devam ediyor. Pandemi süreci ile birlikte yaklaşık iki yıldır dolaylı bir tecrit süreci yaşanıyor. Sistematik hale gelen uygulamalarla bu tecrit derinleşiyor. En son 2020 yılında uygulamaya konulan infaz değişikliğiyle özel uygulamalar tutsakların gündemine girdi. Özellikle siyasi tutsakların bu yeni uygulamanın muhatabı olduğu ortada. Özellikle koşullu tahliye tarihi gelen tutsakların basit gerekçelerle tahliye edilmemesi bunun en bariz göstergesi. Maalesef bu gittikçe yayılıyor ve bunun siyasi krizin bir parçası olduğu aşikar. İşin trajikomik tarafını ise öne sürülen gerekçeler oluşturuyor. “Temizliğe dikkat etmiyor, manevi rehberlik birimindeki vaiz ile görüşme talep etmiyor, ailesi tarafından ziyaret edilmiyor, sosyal-kültürel aktivitelere katılmıyor” gibi soyut ve anlamsız gerekçeler öne sürülüyor. Tutsakların çoğu zaten ailelerinden yüzlerce kilometre uzaktaki cezaevine gönderilerek bir nevi cezalandırılırken bir de bunu aleyhine değerlendirme yapmak gibi bir durumla karşılaşıyor. Bir de iki yıla yakındır pandemi süreci varken!
Son mektubunuzda ceza bilgilerimi sormuştunuz. 2011’in Mayıs ayından beridir cezaevindeyim. Hakkımda açılan dava sonucunda toplamda 15 yıl hapis cezası aldım. Halihazırda koşullu tahliyeme 6 ay gibi bir süre kaldı. Fakat bahsini ettiğim infaz uygulaması nedeniyle kesin bir şey söyleyemiyorum. Bu konuda bir öngörülmezliğin olduğunu belirtmek isterim.
Gönderdiğiniz mektup ve dayanışma duygularınız için tekrardan teşekkür ediyor, siz değerli meslektaşlarıma çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Özgür basının özgür düşünceyle kendini var kılmaya devam edeceğine olan inancımla, yaklaşmakta olan yeni yılınızı kutluyor, 2022 yılının demokrasi ve özgürlüklerle daha adil bir dünyanın yaşamsallaşacağı bir yıl olmasını temenni ediyorum.
Selam, sevgi ve saygılarımla…
29.11.2021
Gökhan Gümüş
T Tipi Kapalı Cezaevi Bafra/ Samsun