Merhabalar… 17 Kasım 2021 tarihli mektup

Merhabalar… 17 Kasım 2021 tarihli mektup

Sevgili meslektaşlarım; Dicle Fırat ailesine sonsuz sevgilerimi gönderiyor, her birinizi canı gönülden selamlıyorum. Çalışmalarınızda başarılar ve kolaylıklar diliyorum.

Yürüttüğünüz çalışmaları yakından takip ediyor, yoğun emeklerinizden ötürü sizlere teşekkürlerimi sunuyorum.

Aldığım ceza oranı, dosya no, dosyanın son durumu ve cezanın infazına ilişkin genel ve güncel bilgileri de mektubun içerisinde dile getireceğim.

Değerli meslektaşlarım; daha önce de hem kendi durumumu hem de zindanda yaşadığımız ya da tanık olduğumuz sorunlarla ve hak ihlalleriyle ilgili sizlere (DFG) gereken bilgileri vermiştim! Yine de devam eden kimi durumları sizlerle paylaşacağım.

Arkadaşlar! Bugünlerde dışardaki siyasi atmosfer gereği içerde olumsuz yansımasını yaşıyoruz. İnsanlık onurunu hiçe sayan keyfi ve hukuksuz yönelimlere dönük her zaman direndik, direnmeyi sürdüreceğiz. Bu bağlamda kısada da olsa kimi hususlara dikkat çekmek gerekirse:

  1. Çıkarılan yeni yasalarla infazı bitmiş arkadaşlarımız tahliye edilmemesi adaletin ülkede yerle yeksan olduğunun ispatıdır. Tahliyelerin yapılmaması siyasi (taraflı) koğuşlarda olduğumuza dayandırılıyor. Bu anlamdan dolayı olarak “ya teslimiyet ya da esaret” denklemiyle hukuksuzluk dayatılıyor. Bunula ilgi ne baroların ne de basının ciddi bir çalışma yapıp yapmadığını bilmiyoruz. Umarım ki bir an önce bu uygulamaların iptal edilmesine dönük gerekli başvurular yapılır.
  2. Ailelerimiz tarafından gönderilen (iç çamaşır, çorap, terlik vs. gibi) malzemeler bizlere verilmemektedir. Kantinde satılan en kalitesiz malzemelerin yüksek fiyatlarla bizlere satılmaya çalışmaları, işin içerisinde tekelci kliklerin ve rantçı hesapların oynadığını gösteriyor.
  3. Hastane sevkleri çıkan arkadaşlarımız, jandarma arama adı altında “onur kırıcı” talep ve tavırlarını reddettiğinden dolayı hastaneye gidemiyorlar. Bu denden dolayı kronik rahatsızlığı olan arkadaşlarımızın tedavileri yapılmamakta olup bir başka rahatsızlığı mahal vermektedir.

Değerli meslektaşlarım kendi durumuma biraz değinmek istiyorum: yargılanıp 9 yıl caza aldığım, sizlerin de malumudur. Halen hükümlü durumunda bulunmaktayım. Dosya numaram 2017/50 Esas olup, 3 yıl 3 aydır Yargıtay’da bulunmaktadır. Cezam henüz onaylanmadı, Yargıtay’da bekliyor. İnfazım 6 yıl 9 aydır, 5 yıl 8 aydır tutuklu bulunmaktayım. Cezamın infazını bitmesine 1 yıl 2 ay kalmıştır. Fakat yukarıda da belirttiğim gibi dosya Yargıtay’da bekliyor.

Yoldaşım; 2 ay önce çok sevdiğim biricik annemi kaybettim. Bu yitiriliş bende psikolojik bir etki yarattı ve ölümün getirdiği hüzün ister istemez bende bir etki bıraktı. Cenazeye katılmak için savcılığa başvurdum fakat coronavirüs hastalığını gerekçe göstererek talebim reddedildi. Gidip rahmetli anamın cenaze merasimine katılmamam, acıyı dost ve arkadaşlarımla paylaşmamam, zindanın içinde ikinci bir zindan yaşamış oldum.

Kurduğum hayaller içerisinde dışarı çıkıp annemle birlikte gezmek, hasret gidermek vardı. Bizleri büyüttüğü o fedakar ellerinde tutup öpmeyi o kadar çok istemiştim ki.

Bizler için verdiği kutsal emekleri nasıl ödeyebileceğimin huzursuzluğunu yaşardım her gün. Meğer aradaki kilometreyle birlikte konuştuğum on dakikalık (haftada bir defa olan) telefon hakkım onunla olan son diyalogum olacaktı. Yoklukların ve yoksullukların yarattığı zorunlu koşullar bir daha ulaşma imkanı vermedi. Bir daha da telefonlarıma anam çıkmadı. Hayaller insanı ayakta tutan temel dayanaklardır. Bu anlamda hayallerimi gerçekleştirememiş olmanın acısını yaşıyorum. Yasımı kendi içimde, yüreğimin derinliklerinde yaşıyorum. Hem de anamdan uzakta…

Değerli arkadaşlar!

Doğruyu korkusuzca savunabilmek, yeri geldiğinde savunduğun doğrulara karşılık bedel ödemesini de bilmek gerekiyor. Biz bu ülkenin gazetecileri olarak bir yaşama kültürü ediniriz. Yaşamı ve toplumsal değerleri canları pahasına savunmayı öğrendik. Yeri geldiğinde “Yaşamı uğruna ölecek kadar çok sevdiğimizi” beyan ediyoruz. “Yaşamak direnmektir” sözleriyle büyüdük, yetiştik. Bizler bu perspektifle basın ve gazeteciliğe baktık. Bugünlerde susturulmaya çalışmamızın sebebi egemenlere angaje olamamamızdan ötürüdür. Bize düşen, dün olduğu gibi bugün de doğrularımızda ısrar etmektir. İçerde ya da dışarda olmak direnmeye engel teşkil etmez. Bilakis, her yerde mücadele etmek gerekiyor.

Bu çalışmalarınızı önemli ve değerli bulduğumu belirtmek istiyorum.  Bu haliyle gerek iletişimimizin düzenlilik ve süreklilik kazanması, gerekse de zindanlardaki koşulların dışarıya birinci ağızdan ulaşmasını sağlayacaktır. Bu inanç ve duygularla siz değerli Dicle Fırat (DFG) emekçilerini selamlıyor, sevgilerimi iletiyorum.
Özgür yarınlarda buluşmak umuduyla…

17.11.2021

A. Kadir Turay
E Tipi Kapalı Cezaevi Koğuş D/9 Mardin