Merhaba Değerli DFG Emekçileri, Sevgili Meslektaşlarım,
Öncelikle sizleri cezaevinde bulunan tüm arkadaşlarımız adına selamlıyor, çalışmalarınızda başarı dileklerimizi yineliyoruz.
Sevgili arkadaşlar, sizlerin de yakından tahmin ve takip ettiğiniz cezaevleri son dönemde yaşanan yoğun hak gaspları ve siyasi iktidardan alınan desteklerle keyfi uygulamalar açısından üst sınıra ulaşmış durumda. Her dönemde olduğu gibi siyasi iktidarların sıkışmış ve tıkanmış politikalarından ilk etkilenen ve yansımasının yaşandığı alanlar ne yazık ki zindanlar… Bizler de şu an bulunduğumuz bu cezaevinde bu uygulamalara mazur bırakılmaktayız. Sesimizi sizin gibi kurum ve kuruluşlara duyurmaya çalışıyoruz. Sizlerin de bu yöndeki hassasiyetinize teşekkürlerimizi sunuyoruz.
En son gönderdiğiniz 11 Ekim tarihli mektubunuz elime ulaştı. Sizlerin de mektupta belirttiğiniz üzere daha etkin bir iletişim kurarak yaşadığımız ve bizzat tanık olduğumuz hak gasplarını böylesi bir dönemde ancak dayanışma ve etkin bir şekilde duyurmayla aşabiliriz. Bu bağlamda bulunduğum cezaevinde yaşanan sorunlarımıza değinecek olursak;
*Zaten yoğun tecrit uygulamalarla karşı karşıya kalan cezaevleri bu dönemde “pandemi tedbirleri” kapsamında daha da tecrit alnına alınıyor. Şöyle ki; Anayasal ve yasal hakkımız olan sohbet, spor, atölye vb. tüm sosyal faaliyetlerimiz pandemi gerekçe gösterilerek kaldırılmış durumda. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarında uygulamaya konulan esneklikler cezaevlerine ve bulunduğumuz cezaevine defalarca şikayet ve hukuki yollara başvurmamıza rağmen keyfi bir şekilde uygulanmamakta. Ayda 3 sefer kapalı, 1 kez de açık olmak üzere 4 defa olan görüş hakkımız bile ayda 2 kez kapalı olarak sınırlandırılmakta. En son yapılan İnfaz Kanunu değişikliğiyle 1,5 saate çıkarılan görüş süresi de 1 saat olarak uygulanmakta. Cezaevinde bulunan tüm tutsaklar ve personel 2 doz aşısını yapmasına rağmen uygulamalarda herhangi bir esneklik bulunmamakta.
*Hiçbir gerekçe gösterilmeden keyfi olarak oda değişimleri yapılarak irademiz dışında tel kafes odalarda tutulmaktayız. En son 6 Ekim günü tüm odalarımız gerekçe gösterilmeksizin aniden, eşyalarımızın bile toplanmasına zaman tanımadan keyfi bir şekilde değiştirilip, irademiz dışında zorla tel kafes odalara konularak tecrit uygulamalarıyla karşı karşıya bırakılmaktayız. Bu tel kafes odalar psikolojik olarak insan sağlığını olumsuz olarak etkilemesi bir yana birçok sağlık sorunlarını da kendisiyle beraber doğurmakta. Şöyle ki havalandırması güneş almayan, gökyüzünü bile tel örgüyle engelleyen bir mimari yapıya sahip. Bilindiği gibi uzun süre cezaevinde kalmanın doğuracağı hastalıklarla mücadele eden birçok hasta tutsak bulunmakta. Bu bahse konu olan tel kafes odalarda bulunan hasta tutsaklar için yukarıda belirttiğimiz çerçevede olumsuz olarak sağlık sorunlarına yansımakta. Bu odalar keyfice, irademiz dışında konulmamız bir yana defalarca başvurmamıza rağmen halen bu odalarda zorla tutulmaktayız.
* Yukarıda da bahsettiğimiz gibi birçok hasta tutsak arkadaşlarımız bulunmakta ve kronik rahatsızlıklardan dolayı sürekli tedavi kontrolleri bulunan arkadaşlarımız var. Son 5-6 aydır cezaevi, “güvenliğinden” sorumlu olan askerler tarafından hiçbir cezaevinde uygulanmayan insan onuruna yakışmayan ve keyfi olarak dayatılan “ağız içi” arama dayatmasını kabul etmediğimiz için Anayasal hakkımız olan tedavi hakkımız bilinçli bir şekilde engellenmekte. Konuyla ilgili yaptığımız suç duyuruları hem cezaevi savcısı hem de başsavcılık tarafından cevapsız bırakılmakta. Bu uygulama ile var olan kronik sağlık sorunlarımız daha da artarak sağlık açısından olumsuz yansımalara sebep olmakta.
* Cezaevinde yaşanan sorunların çözümünde muhatap olan kurum 1. Müdürü ve cezaevi savcısıyla görüşme taleplerimiz defalarca kez reddedilmekte, konuyla ilgili yaptığımız başvurular da cevapsız bırakılarak sorunların daha da büyüyerek var olan gergin ortamın büyümesine ve provokatif yönelimlerin olmasına vesile olmakta.
* Yazılan dilekçeler cevapsız bırakılmakta bu konularla ilgili, ilgili makamlara yazdığımız dilekçeler işleme konulmayarak “kaybolmuş” bahanesi uydurulmakta.
* Cezaevi idaresinin bu yönlü keyfi ve duyarsız yaklaşımları cezaevinde görevli olan personele de olumsuz yansımakta ve güç vermekte. Şöyle ki; birçok defa arkadaşlarımız bazı gardiyanlar tarafından provokasyon amaçlı sözlü ve fiziki yönelimlere maruz kalmakta, yapılan suç duyuruları aleyhimize dönüp, hakkımızda disiplin soruşturması başlamakta ve disiplin cezasına maruz kalmaktayız. Verilen disiplin cezaları en üst sınırdan verilen ve zaten tam uygulanmayan 2 defa ile sınırlı olan “görüş cezası” olarak uygulanmaktadır.
*KOVID-19 gerekçe gösterilerek tüm haklarımız kaldırılıyor olmasına rağmen oda temizliği, hijyen malzemeleri, maske, eldiven gibi hiçbir tedbir cezaevi personeli tarafından uygulanmamakta. Aramalarda görevli olan personel maske, mesafe, temizlik kurallarına riayet etmeyerek yapılan aramalar çıplak elle yapılmakta, verilen hijyen malzemeleri su katkılı verilmekte, dezenfektan yapılmamakta. Yine hastaneye gidiş gelişlerde kullanılan ring araçlarının temizliği yapılmamakta, hijyen koşulları sağlanmamakta.
* İdare tarafından verilen yastık, nevresim, battaniye, döşek gibi ihtiyaçlar yıllardır tüm tutuklular tarafından kullanılmakta, insan sağlığını etkileyecek düzeyde kullanışsız ve hijyenik olmamakta. Oda değişimleri esnasında herkesin kullandığı döşekler değiştirilmemekte, taleplerimiz de “kurumda yok” denilerek ret edilmektedir.
* Bulunduğumuz cezaevi mimarisinin odalarda 3 kişi ile sınırlı olma durumu bulunmakta. Buna rağmen kaldığımız odalar 3 kişilik olmasına rağmen 4-5 kişi olarak kalmakta olup 3 ranza bulunduruluyor. Diğer arkadaşlarımız yerde yatmakta olup ranza verilmemektedir.
* Bilindiği üzere oda düzenlemeleri cezaevi idaresi tarafından yapılmakta. Yapılan oda düzenlemeleri oda görüş saatleri açısından mağduriyet yaratmakta. Şöyle ki; birçok arkadaşımızın ailesi şehir dışından gelmekte ve sabah erken saatlere denk gelen odalarda kalmakta. Bununla ilgili olarak talep edilen oda değişim taleplerimiz reddedilerek maddi ve manevi mağduriyete yol açmakta, oda değişim istemlerimiz kabul edilmemekte.
* Tüm bu sorunlar için sesimizi duyurmaya çalıştığımız Sivil Toplum Örgütleri, basın kuruluşlarına yazdığımız mektuplar “sakıncalı” olarak gönderilmemekte, el konulmakta. Aynı sorun ve sıkıntılarımızın bulunduğu dilekçeler Adalet Bakanlığı, Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilip, yukarıda bahsettiğimiz kurum ve kuruluşlara bilinçli bir şekilde gönderilmemekte.
* Yukarıda bahsettiğimiz sorun ve yaşanan hak gasplarından oluşan gergin ortam yetmemiş gibi 26 Ekim günü yıllardır cezaevinde yatmakta olan arkadaşlarımızın bile şahit olmadığı bir şekilde tüm odalara “arama” adı altında girilerek şahsi eşyalarımız, battaniye ve nevresimlerimiz, kıyafetlerimiz, odada bulunan eşyalarımız, aile fotoğraflarımız, kitaplarımız tahrip edilerek, yerlere atılarak keyfi bir şekilde provokasyona meyil veren aramaya maruz kaldık. Yapılan aramanın mevzuata aykırı olduğunu, aramaya refakat edilmeden aramanın yapılamayacağını beyan etmemize rağmen eşyalarımız talan edilerek aramaya devam edildi. Durum üzerine çağırdığımız cezaevi savcısı odaya gelip verilen zararı görmesi talebimiz de reddedildi. Ertesi gün yaptığımız suç duyurusunun üzerinden 2 saat geçtikten sonra jet hızıyla hakkımızda “aramaya karşı koyma” gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatıldı. Tüm kameralar önünde yapılan bu maksadı aşan, provokasyona zemin sunan uygulamayı yapanlar hakkında soruşturma başlatılmak yerine bizlerin hakkında soruşturma başlatıldı. Gerekli suç duyurusunda detaylı olarak belirttiğimiz olay, avukatlarımız aracılığıyla temin edilebilir.
*Tüm bu uygulamaları protesto etmek amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlara yazdığımız dilekçelerimizde de belirttiğimiz üzere elimizde kullanabileceğimiz tek hakkımız olan Anayasal protesto hakkımızı kullanarak var olan uygulamaların kaldırılması ve taleplerimizin yerine getirilmesi amacıyla 1 (bir) günlük uyarı amaçlı 28 Ekim tarihli açlık grevi eylemimizde yine aynı şekilde disiplin soruşturması başlatıldı.
Evet sevgili meslektaşlarım, yukarıda da bahsettiğim üzere bulunduğumuz cezaevinde maruz kaldığımız hak ihlallerini sizlerin aracılığıyla kamuoyuna duyurmak, ilgili kurum ve kuruluşları göreve çağırmak, sivil toplum örgütlerinin acil olarak bulunduğumuz cezaevine gelerek sorunları yerinde tespit etmek, siyasi partilerin aracılığıyla meclis gündemine taşıyarak Adalet Bakanlığı’nın görevini yerine getirmesini ve yaşanan hak ihlallerinin ve keyfi uygulamaların son bulmasını talep ediyor, bu konuda gereken duyarlılığın gösterilmesini istiyoruz.
Sevgili arkadaşlar, bilindiği üzere 6 Kasım 2020 tarihinden itibaren gazetecilik faaliyetlerim ve tanık beyanları gerekçe gösterilerek tutuklu bulunmaktayım. Dava dosyasına “suç” delilleri olarak yapılan gazetecilik faaliyetlerim “örgüt üyeliği”, “örgü propagandası”, “örgütü finanse etme” gibi gerçekliğinde koparılmış ve geçmiş dönemde çoğu hakkında “kovuşturmaya yer yok” ve “beraat” kararları olmasına rağmen dava dosyasına tekrardan delil olarak eklenerek, tamamıyla siyasi saiklerle hazırlanmış bir dava dosyasıyla yargılanarak 3 duruşma gibi kısa bir sürede “örgüt üyeliği” suçlamasıyla üst sınırdan 9 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldım. Dava dosyasındaki usulsüzlükler ve tanık beyanlarının yönlendirme beyanları olması ispatlanmasına rağmen mahkeme heyetinin hukuki bağlamından koparılarak siyasi ve ideolojik değerlendirmesiyle verilen ceza bile yarı oranda arttırılarak mahkumiyet kararı verildi. Şu an üzerinden 4 ay geçmesine rağmen henüz İstinaf Mahkemesi’nden dava dosyası açılmamış durumda. Haksız ve uydurma ifade ve yönlendirme delillerle hazırlanan dava dosyası, mahkumiyet kararıyla sonuçlanması yetmezmiş gibi şimdi de haksız olarak tutukluluk halim hükmen devam etmekte. Avukat arkadaşlarım aracılığıyla sizlere göndereceğim dava dosyası ve yaptığımız mesleki savunmalara bakıldığında yaşanan hukuksuzluğun ne boyutlarda olacağı-olduğu sizler ve hukuk komisyonunuzda görev alan arkadaşlarınız tarafından da görülecektir. Verilen cezaların veya susturma politikalarının bizlerin nezdinde hiçbir hükmünün bulunmadığını ve bu yolda bayrak kaldırarak yaşamları uğruna gerçeklerden taviz vermeyen onlarca arkadaşımızın mirasını yer ve mekan gözetmeksizin yaşatacağımızı tekrardan sizler aracılığıyla belirtiyoruz.
Bu bağlamda mektubuma son verirken siz değerli Basın Emekçilerini bir kez daha tüm tutsaklar adına selamlıyor, sevgi ve saygılarımızı iletiyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Kalın sağlıcakla…
03-11-2021
İbrahim Karakaş
F Tipi Kapalı Cezaevi Sarıçam / ADANA