Ankara merkezli “torba” bir operasyonla Diyarbakır’da gözaltına alınarak Ankara’ya getirildik. Birçok kentte baskınlar düzenlenmiş, iş insanlarından siyasetçilere, cezaevinden yeni çıkmış isimlere kadar birçok kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınma ve Ankara’ya getirilme şeklimize dair görüntülerle bir seçim şovu yapıldığı ortadaydı. Daha bir gece öncesinde Diyarbakır Adliyesi’nde gazetecilerin özgürlüğünü talep etmiştik. Diyarbakır ve Ankara operasyonların birer seçim operasyonu olduğu yapılan açıklamalardan ve gözaltı listelerinden de belliydi. Amaç bir bütünen muhalefeti, Kürtleri susturmak ve diğer kesimlere de gözdağı vermekti. Bunu çok iyi biliyoruz ve onların tüm çabalarına rağmen susmaya ve korkmaya hiç niyetimiz yok.
Yaklaşık 15 yıldır gazetecilik yapıyorum, 2019’un Kasım ayından bu yana da basın ve ifade özgürlüğü alanında mücadeleyi büyütmek için Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nde (DFG) yer alıyorum. Derneğin eşbaşkanı olarak ilk günden bu yana hem yapılan raporlama çalışmalarında hem de eylemlerde yer alarak bu mücadeleye omuz veriyorum.
Şimdi bu kıskacın bir devamı olarak yapılan operasyonda tutuklandım. Bu durum da mücadelemizin ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu. Bir haftada 7 Kürt gazetecinin tutuklandığı bir ortamda seçime gidiliyor. Bunun ne kadar antidemokratik ve hukuksuz olduğunu anlatmaya gerek bile duymuyorum.
Sadece bizim tutuklanmamıza karşı değil basın ve ifade özgürlüğünün sağlanabileceği koşulların yaratılabilmesi için herkesi mücadeleyi büyütmeye çağırıyorum.
Tüm engelleme ve tutuklamalara rağmen Apê Musa’nın öğrencileri olarak susmayacağız. Yaşasın Özgür Basın.
Dicle Müftüoğlu /DFG Eşbaşkanı
Kadın Kapalı Cezaevi 6-1 Koğuşu
Sincan /Ankara