
22 NİSAN KÜRT GAZETECİLER GÜNÜ'NE İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI
Kürt Gazeteciliği 127 Yaşında: Direnişin ve Hakikatin Kalemi
Basına ve kamuoyuna;
127 yıl önce atılan ilk adım, bugün hâlâ karanlığa karşı yanan bir meşaledir. Kürt halkının tarihsel hakikatini yazmak uğruna baskıya, sürgüne ve ölüme göğüs geren basın emekçilerini selamlıyoruz. 22 Nisan Kürt Gazeteciler Günü vesilesiyle, hakikatin sesi olmayı sürdüren tüm meslektaşlarımızı yürekten kutluyor, yaşamını yitiren tüm gazetecilerin önünde saygıyla eğiliyoruz.
Kürt gazeteciliği, 22 Nisan 1898’de Miktad Midhat Bedirhan tarafından Kahire’de çıkarılan “Kürdistan” gazetesiyle tarih sahnesine çıktı. Ancak bu ilk yayın bile kendi yurdunda değil, sürgünde doğmak zorunda kaldı. Osmanlı’nın baskıları nedeniyle gazete Kahire’den Cenevre’ye, oradan da Londra’ya taşındı. 1902’ye kadar toplam 31 sayı yayımlanan bu gazete, yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda Kürt halkının kendi sesiyle tarih sahnesine çıkma iradesinin bir ifadesiydi.
Bu gazete, Kürt basınının kaderini de şekillendirdi: Sansür, sürgün, kapatma, tutuklama ve katliamlar… Bugüne kadar dört parça Kürdistan’da yüzlerce Kürt gazeteci tutuklandı, ağır cezalara çarptırıldı, onlarcası faili meçhul bir şekilde katledildi. Gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamalar hala devam ediyor. Bu durum, Kürt basınına yönelik baskıların ne denli temelsiz ve keyfi olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Bu tablo bir tesadüf değil, sistematik bir susturma politikasının ürünüdür. Kürt gazeteciliği, devlet politikalarının gözünde bir "tehdit" olarak görülmeye devam ediyor çünkü hakikatin kendisi, baskıcı rejimler için daima rahatsız edicidir. Ancak tüm baskılara rağmen Kürt basını, halkın gerçeklerini yazma ısrarından asla vazgeçmedi. İşte bu nedenle bugün, bu gelenek sadece “Kürt gazeteciliği” olarak değil, aynı zamanda “özgür basın” olarak da anılıyor. Baskı altında gelişen, her koşulda halka gerçekleri ulaştırmayı görev bilen bu anlayış; bölgenin en dinamik, en cesur, en dirençli medya geleneğini oluşturuyor.
Bugün hem Kürdistan hem de diasporada halklar, gerçekleri çoğu zaman bu "özgür basın" aracılığıyla öğreniyor. Çünkü Kürt gazeteciliği sadece bilgi aktaran bir kanal değil; bir halkın sesi, vicdanı, hafızası ve direnişidir.
Özellikle kadın gazeteciler, bu mücadelenin en ön safında yer almakta, hem kadın kimlikleriyle hem gazeteci kimlikleriyle çifte baskıya maruz kalmaktadır. Bu mücadeleyi daha da büyütmekte, kadınların özgür sözünü her alanda görünür kılmak için çabamızı sürdürmekteyiz.
Basın özgürlüğüne yönelik baskılar dijital medyada da sürmektedir. Dijital medya yasakları, erişim engelleri ve dijital takip araçlarıyla gazetecilerin sesi kısılmaya çalışılmaktadır. Ancak bizler biliyoruz ki, bu halkın gerçeğe susamışlığı tüm yasaklardan daha güçlüdür.
Genç gazetecilere de buradan sesleniyoruz: Bu onurlu mücadele sizin omuzlarınızda yükselecek. Sizler, özgür basın geleneğinin yeni kuşağısınız. Kaleminiz özgür, sesiniz gür, cesaretiniz tarihle yoldaş olsun!
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği olarak; 127 yıllık bu onurlu direnişin mirasçılarıyız. Bu vesileyle yaşamını basın özgürlüğü uğruna yitiren tüm gazetecileri saygıyla anıyor, dört parça Kürdistan’da ve diasporada hakikat mücadelesini sürdüren tüm basın emekçilerinin yanında olduğumuzu bir kez daha kamuoyuna ilan ediyoruz.
Son olarak, uluslararası basın örgütlerine, insan hakları kuruluşlarına ve vicdan sahibi tüm çevrelere çağrımızdır: Kürt gazeteciliğine yönelik baskılara sessiz kalmayın. Gerçekleri yazmak, halkın doğru bilgiye ulaşma hakkını savunmaktır. Bu mücadele yalnızca gazetecilerin değil, toplumun vicdanıdır.
Biz susmayacağız. Gerçeğin izini sürmeye devam edeceğiz.
Saygılarımızla,
MEZOPOTAMYA KADIN GAZETECİLER DERNEĞİ (MKG) - DİCLE FIRAT GAZETECİLER DERNEĞİ (DFG)