Bu sabah özgür basın geleneğinin öncülerinden gazeteci Hafız Akdemir'in katledilişinin 30. yıldönümünde birçok gazeteci ve basın yayın kuruluşunun adreslerine baskın yapıldı.
Diyarbakır merkezli yapılan baskınlarda sabah saatlerinde; Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, JINNEWS Müdürü Safiye Alagaş, JİNNEWS editör Gülşen Koçuk, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç ile gazeteciler Ömer Çelik, Suat Doğuhan, Ramazan Geciken, Berivan Karatorak, Esmer Tunç, Neşe Toprak, Zeynel Abidin Bulut, Mazlum Doğan Güler, Mehmet Şahin, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu ve Remziye Temel arkadaşlarımız gözaltına alındı.
Baskın sırasında gözaltına alınan gazetecilerin telefon ve kimi dijital materyallerine el konuldu.
JINNEWS’in Yenişehir ilçesindeki bürosuna da baskın yapıldı. Baskında, bilgisayar ve harddiskler ile kimi kitap ve dergilere de el konuldu.
Baskın gerekçesini kamuoyu yandaş medya kuruluşlarından öğrendi. İktidar iniltili medyanın servis ettiği suçlamalardan anlıyoruz ki, "Basın Komitesi Yapılanması" adı altında yeni bir baskı ve sindirme süreci yürütülmektedir. Arkadaşlarımıza yönelik söz konusu suçlamalar arasında Sterk TV ve Medya Haber TV kanallarında çıkan haber, program ve yorumlar gerekçe gösterilmektedir. Gerekçeden de anlaşılacağı üzere zaten gazeteci arkadaşlarımızın yaptığı haber ve yayınlar tüm kamuoyuna açık bir şekilde yapılmaktadır. Ancak sanki gizli saklı çalışmalar yapıyorlarmış gibi algı oluşturulmaktadır.
Gazeteci arkadaşlarımız hakkındaki bu iddiaların tamamının düzmece olduğu bilinmelidir. Bir gazeteci mesleğini icra ederken, çalıştığı kurumun yayın politikası ile değil yaptığı haberlerden sorumlu tutulacağını bir kez daha hatırlatarak, baskı, şiddet, savaş politikasına boyun eğmeyeceğimizi yineliyoruz.
Bu gözaltıların asıl sebebinin Kürtlerin yaşadığı coğrafyada devlet tarafından yapılan hak ihlalleri, kötü muamele, hukuka aykırı davranış, işkence, gözaltı, tutuklama, göçertme ve savaş suçlarını ortaya çıkardığımız için olduğunu biliyoruz. İktidar yürüttüğü kirli savaş politikalarının kamuoyu tarafından bilinmesini istemediği için bu yöntemlere başvuruyor.
Uzunca bir süredir Kürt kültürü, sanatı ve dili üzerinde yasak, baskı, sansürü kamuoyu bilgisi dahilindedir. Kürt sanatçıların konserleri, tiyatroları ve etkinlikleri yasaklanmaktadır. Siyasetçilere, gençlere ve kadınlara dönük her gün gözaltı ve tutuklama opersyonları yapılmaktadır. Uluslararası alanda Kürt halkının sesinin duyulmasını engellemek için de özgür basına dönük bu operasyonları devreye koymaktadır.
Kürt siyasetinin kriminalize edilerek tüm faaliyetleri yasa dışı gösterilip, baskı ve tutuklamalarla hedef gösterilmektedir.
Irak Federe Kürdistan Bölgesi ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik yürütülen savaş politikaları ve bunlara yeni operasyonların ekleneceği bir süreçte Kürtlerin sesini, soluğunu susturma amacı taşıdığının bilincindeyiz.
Yurt içi ve yurt dışında Kürt karşıtı yürütülen siyasi, iktisadi, sosyal kırımın bir parçası olarak Kürt gazetecileri susturulmak istendiği apaçık ortada.
Geçmişten günümüze sayısızca arkadaşımız gözaltına alındı, tutuklandı, sürgüne gönderildi, ensesinden tek kurşunla katledildi, gazetelerimiz, radyo ve televizyonlarımız basıldı, materyallerimize el konuldu, kurumlarımız kapatıldı ama halkımıza olan sözümüzü kısamadılar.
Bu geleneğin sürdürücüleri olarak, bugün yaşadığımız baskı politikasının Kürt sorununda hükümetin girmiş olduğu çaresizlik, acizlik, yenilgi olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.
İçeride ve dışarıda sıkışmış, ülkeyi yönetemez duruma gelmiş, tüm birikimlerini batırmış, hukuk, adalet, özgürlük, eşitlik, demokrasi kırıntılarını yok etmiş ve olası bir seçimde kaybedeceği kesin olan AKP-MHP iktidarı, üzerindeki muhalefet baskısını Kürt halkı ve kurumlarına baskı kurarak bertaraf etmek istediğini hatırlatmak ve kamuoyunu bu konuda bilgilendirmeyi borç biliyoruz.
Sonuç olarak, antidemokratik rejimin gerçek yüzünü ortaya çıkarmanın habercilik olduğunu ve bu haberlerimizden dolayı gözaltına alınan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Dün olduğu gibi bugün de Kürt halkının, Türkiye’de yaşayan halkların, emekçilerin, çocukların, kadınların, inançların, tüm ötekilerin sesi soluğu olmaya devam edeceğiz. Maddi manevi zarar vermek isteyen bu zihniyete karşı 50 yıldır aynı kararlılıkla hakikati insanlara ulaştırıyor, “gerçekler karanlıkta kalmayacak” şiarını yineliyoruz. Özgür Basını 50 yıldır susturamadınız, bundan sonra da susturmaya gücünüz yetmeyecek. Apê Musa’nın generalleri, Gurbetelli Ersözlerin ardılları karanlıkları aydınlığa çıkarmak için gerçekleri yazmaya, hakikati halka ulaştırmaya devam edecek.
Gazeteci arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın.