10.01.2021
BASINA VE KAMUOYUNA
(Bugün Çalışan Gazeteciler Günü Fakat Gazeteciler Cezaevinde)
Ülkemizde maalesef gazeteciler çalışamaz hale getirilmiş durumda. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlamak istediğimiz şu günlerde dahi gazeteci arkadaşlarımız derdest ediliyor, tutuklanarak cezaevine konuluyor. Son olarak Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Aslan İstanbul’da gözaltına alınmış, hakkında soruşturma yürütülen Antalya’ya götürülmüş ve 4 günlük gözaltı sürecinin ardından tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Aslında bu açıklamamızla Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlamamız gerekirken, bizler gazeteci arkadaşımızın tutuklanmasını kınamak zorunda kalıyoruz.
10 Ocak tarihi, Türkiye'de 1961 tarihinde bu yana gazetecilerin bazı haklar ve yasal güvence sağlayan düzenlemenin yayınlanması vesilesiyle Çalışan Gazeteciler Günü olarak kabul ediliyor. Bugün Çalışan Gazeteciler Günü ancak yüzlerce gazeteci mevcut iktidarın hışmına uğrayarak çalıştırılmamaktadır. Onlarca gazeteci de cezaevlerinde tutsak edilerek sahadan koparıldılar ve mesleklerini icra edememektedirler. Mehmet Aslan'ın da tutuklanmasıyla birlikte meslektaşlarımızın 91'i bugünü cezaevinde karşılıyor.
İktidarın antidemokratik uygulamalarının bir yansıması olarak gazetecilere yönelik baskı her geçen gün katmerleşerek büyüyor. Ülkede devlet yetkilileri, görevlilerinin faili olduğu hak ihlallerini, iktidara yönelik eleştirel haberleri yaptıkları için gazeteciler gözaltına alınıyor, haklarında davalar açılıyor ve tutuklanıyorlar. 2016 yılında ilan edilen OHAL ile birlikte yüzlerce basın kurumu kapatılmıştı. Bugün ise iktidar tarafından alternatif yayın yapan tüm mecraların çalışmaları Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından engellenmeye çalışılıyor. Kanalların ekranları karartılıyor, internet sitelerine ve haberlere erişim engelleri getiriliyor. Bu saldırılarla hem gazetecilerin önüne set çekilmek isteniyor, hem de halkın gerçek bilgilere ulaşması engellenmek isteniyor.
Tüm zorlu şartlara rağmen görevini sürdürme çabası içerisinde olan gazeteciler ise “turkuaz basın kartı” olmadığı gerekçesiyle engellenmeye çalışılıyor. Oysaki gazeteci; toplumun haber alma hakkını savunan, bunun için zorlu şartlar altında olsa bile haber yapmayı sürdüren, dünyada olup bitenleri kamuoyuna ulaştıran kimsedir. Bu kimse bir basın yayın organına bağlı biri de olabilir, bağımsız çalışan biri de olabilir. Kamuoyuna bilgi aktarıyorsanız, olup bitenleri haberleştiriyorsanız ve yaptığınız haberleri kitlelere ulaştırıyorsanız siz gazetecisiniz ve gazeteci işini yapmak için kimseden icazet almaz. Gazeteci, herhangi bir yerden aldığı bir kimlik kartıyla gazeteci olmaz. Gazetecinin tanıtım kartı çalışmasını kolaylaştıran bir araçtır sadece. Bu sarı olmuş, mavi olmuş, kırmızı veya turkuaz olmuş fark etmez.
Tarih boyunca Türkiye’de basın hiç özgür olamadı belki ama bu son süreçte basın özgürlüğü resmen ayaklar altına alındı. Tüm bu yaşananları bir arada değerlendirdiğimiz zaman aslında nasıl korkunç bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu daha net görebilmekteyiz.
Ancak bedeli ne olursa olsun hakikati gün yüzüne çıkarmak için mücadele eden gazeteciler bu haksızlıklar karşısında dimdik ayakta duruyor. Zora ve baskılara karşı kalemini kullanan gazeteciler ve tüm bu baskılara rağmen halen gerçekleri yazma cesareti gösteren basın emekçilerinin bulunması umudu büyütüyor. Bizler Dicle Fırat Gazeteciler Derneği olarak, gazetecilerin çalışmasının engellenmesine karşı tüm meslektaşlarımıza birlikte mücadele etme çağrısında bulunuyoruz.
DİCLE FIRAT GAZETECİLER DERNEĞİ