10.01.2022
BASIN AÇIKLAMASI
(10 Ocak Tüm Zorluklara Rağmen Haber Yapmaya Devam Edenlere Kutlu Olsun)
Gazeteci olmak, haber yapmak, olayların peşinden koşmak tüm dünyada zorlu bir meslektir. Gazetecilik, gerçek manada bu mesleği icra edenler için adeta bir yaşam biçimidir. Tabi tavizsiz bir yaşam… Yani gerçeklerin peşinden koşmak ve bunu kamuoyu ile paylaşmak… Bu mesleği onuruyla yapanlar türlü zorluklarla karşılaşabilmektedir. Ancak tüm bunlara rağmen, halkı bilgilendirmenin gururu vardır muhabirin objektifinin öte tarafında.
10 Ocak tarihi, Türkiye'de 1961 tarihinden bu yana gazetecilerin bazı temel haklarının yasal güvence altına alınmasını sağlayan düzenlemenin yapılması vesilesiyle Çalışan Gazeteciler Günü olarak kabul ediliyor.
Dünya çapında iktidarlar, özellikle dikta rejimler gazetecilerden pek haz etmezler. Çünkü bilirler ki; yaptıkları veya yapacakları, gazetecinin takibi altındadır. Bu nedenle bu meslek grubunu etkili bir şekilde baskı altında tutmayı temel görev bilirler. Ya kendilerinin gözetimi altında bir gazetecilik yapmalarını sağlarlar veya onlara dünyayı dar ederler.
Türkiye’de bu durum daha da vahim bir boyutta yaşanmakta… Ulusal ve uluslararası basın meslek örgütlerinin raporlarına baktığımızda bu vahim tablo kendisini çok net bir şekilde açığa vurmaktadır. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2021 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 153’üncü sırada yer alan Türkiye’nin bu durumu içler acısı bir gerçekliktir. Yine Derneğimizin 2021 yılı Gazetecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu’nda da yaşanan hak ihlallerinin boyutu çarpıcı bir şekilde görülmektedir. Bu duruma nasıl gelindiği elbette ki yönetenlerin baskı politikalarını alabildiğine pervasızca yürütmelerinde gizlidir.
Türkiye’de gazetecilerin işini yapması, gerçekleri yazması ve kamuoyunu bilgilendirmesi; baskın, gözaltı, tutuklama ve tehditlerle engellenmeye çalışılıyor. Derneğimizin verilerine göre, halen 62 gazeteci hapishanelerde tutukludur. Çalışan Gazeteciler Günü’nde sahada, haber peşinde olması gereken gazeteciler dört duvar arasındadır. Tam da bu nedenledir ki, mevcut iktidarın gazetecilere dönük uygulamaları artık bir işkence sistemine dönüşmüştür. Gözaltılar, tutuklamalar, açılan soruşturma ve davalar, verilen cezalar, mesnetsiz yargılamalar bu pervasızlığın dışavurumudur.
Son olarak gazeteci Rojhat Doğru, hakkında açılmış haksız bir davada çok ağır bir cezaya çarptırıldı. Rojhat Doğru, gerçeklerin peşinde koşarak haber kovalayan bir gazeteciydi. Davaya konu olayda da yine canı pahasına halka olup biteni ulaştırma çabasıyla hareket etmiş ve sıcak bir olayın ortasında kamerasını gerçeklere çevirmiştir. Şu iyi bilinmeli ki, verilen ceza intikam alırcasına alınan bir karardır. Rojhat suç işlememiştir, gazetecilik yapmıştır. Hatta bu görevi ifa ederken yaralanmıştır.
Açılan soruşturma ve davaların hukuki olmadığı gerçeği Van’da yargılanan ve “helikopter davası” olarak bilinen davada kendisini açığa vurmuştur. Ağır ithamlarla gözaltına alınan, sonra tutuklanan, daha sonra da haklarında iddianame hazırlanarak çok büyük bir örgütsel davaymış gibi lanse edilen davada, gazeteci arkadaşlarımız beraat etmiştir. Sadece bu dava bile gazetecilerin nasıl kriminalize edilmek istendiğinin açık göstergesidir.
Unutulmasın ki; halkın haber alma hakkını savunan, gerçekleri açığa çıkarmayı ve yalanı deşifre etmeyi şiar edinmiş gazeteciler, hep var olacaktır. Ve o gazeteciler doğruları yazmaya, gerçekleri kadrajına alarak yansıtmaya devam edeceklerdir. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle de bir kez daha onuruyla ayakta kalmayı başaran tüm gazetecilerin gününü kutluyor, meslektaşlarımıza dayanışmayı büyütme çağrısında bulunuyoruz.
DİCLE FIRAT GAZETECİLER DERNEĞİ (DFG)